Başbakan Erdoğan, türlü çeşitli darbelerin mimarlarından, muhalefetten, dünyevi çıkar hesaplarını dini cemaat çerçevesinde sürdüren muhteremlerden özür dilese, bu siyasal kargaşadan çıkmak mümkün olabilir...
Dese ki...
- Aziz ve muhterem karşıtlarım... Beni yok etmek için her yolu denediğiniz için sizi suçlayamam. Ben hatalıyım.
Çünkü halka güvendim ve üstlendiğim görevin hakkını vermek için canımı dişime takıp, gece demeden gündüz demeden çalıştım. Bu çalışmanın sonuçlarını da her alanda gördük. Ekonomi istikrara kavuştu, ülke büyüdü, zenginleşti. Halka her alanda götürülen hizmetler artmaya başladı...
Erdoğan'ın büyük yanılgısı
Ve devam etse...
- Beni ve ailemi hedef alan komploların üreticileri olan sizler haklısınız... Ben siyaseti hizmet etmek mesleği olarak gördüğüm için hatalıyım. Ben ayrıca ülkenin istikrarı için iç barışı yerleşik hale getirmeye dönük açılımı başlattığımdan ötürü de hatalıyım. Çünkü bu coğrafyada siyasetin içeriği benim anladığımdan çok farklı olmak zorundadır.
Sonra da yanılgısının sonuçlarını değerlendirerek, kendisini yok etmeye yeminli rakiplerinden özür dilemeyi sürdürse...
- Siyaseti hizmet ve demokrasiyi rekabet olarak gören anlayışı ben benimsemekle kalmadım. Bu anlayış halk tarafından da benimsendi... İnsanlarımız kendilerine götürülen hizmetlerden mutluluk duymaya başladılar.
Güneydoğu'dan ölüm haberlerinin gelmemesi, mutlulukla karşılandı. Sonuçta benim ve partimin arkasındaki seçmen desteği artarak sürdü...
Seçim kazanmak ayıbı
Başbakan Erdoğan neden yok edilmesi gerektiğini de şöyle anlatsa...
- Her seçimden zaferle çıkması ve önümüzdeki seçimlerde de en güçlü olacağının bilinmesi, bir siyasetçi için de bir siyasi parti için de bu coğrafyada ve bu ülkede kabul edilmesi mümkün olmayan hatalı bir durumdur. Kendilerini Cumhuriyet Muhafızları olarak gören oligarşiler, halkın eğilimlerinin sandığa ve dolayısıyla yönetime sürekli yansımasını geçmişte kabul ettiler mi ki, şimdi de bunu kabullensinler? Bu hatalı durumu düzeltmek ve iktidarı yeniden ele geçirmek için, kendilerini dini cemaat olarak sunan çıkar grupları ile de işbirliği yapmaları kaçınılmazdır.
Özrünü sona erdirirken de, şunları söylese...
"Devlet adamı" olabilir
- Bu coğrafyaya yakışmayan tutumumu sona erdirmek için, AK Parti'yi üçe böleceğim... Cumhurbaşkanı Gül'le kavga edip, herkesin önünde onun başına AK Parti'nin programını atacağım ve ona "Nankör kedi" diye bağıracağım.
Bu arada Amerika'ya gidip Fethullah Gülen'in de elini öpeceğim... Merkez Bankası'nı kapatıp, Cemaat'in finans kuruluşunu Merkez Bankası'nın yerine geçireceğim. Ayrıca bilinen savcıları da hemen bakan yapacağım. Bana her gün hakaret etmeyi mesleklerinin gereği olarak gören köşe yazarlarına "Cumhuriyet'e Hizmet Ödülü" verdireceğim. Ben ve partim önümüzdeki seçimlere katılmayarak, muhalefetin iktidar yolunu açacağız.
Ne dersiniz? Tayyip Erdoğan'ın "Devlet Adamı" rütbesine ulaşması için, bu konuşmayı yapması gerekmiyor mu?
