Tanıyın bunları…
İyi bilin ki tezgahları bozulsun.
Önceden yazmıştım
Grup Yorum'un Suriye'deki konserini…
Utanmadan Esad'ın posterleri altında konser vermiş ruhsuzlar.
Kimyasal silahla katledilen bebeleri bile düşünmemiş sözde hümanistler.
Ama Tartus'taki konserden Gezi Parkı'na selam çakmayı ihmal etmemişler.
Yuh olsun onlara.
Alınlarında koca bir kara lekedir bu.
Kimin ne olduğunu görün işte…

O acı günün de 20'inci yılı bugün.
Madımak Oteli'nde 33 yazar, ozan ve düşünür ile 2 otel çalışanı yanarak hayatını kaybetmişti.
Kahramanmaraş katliamı da unutulmaz büyük acılarımız arasındadır.
Hepsinde de Alevi-Sünni ayırımı körüklenmişti siyasi hevesler uğruna.
Çok canlar yandı.
Ne çok yürek acıdı.
Hala aklımızı başımıza toplayamadık gitti.

İstanbul'da başlayan, sonra Türk-Kürt, Alevi-Sunni'lerin çoğunluk olduğu kentlere sıçratılan olayların elebaşları da belli oldu.
Ankara, İzmir, İstanbul ve Adana'daki eylemlerde kuralları ihlal eden yüzlerce araç sürücüsüne kesilen trafik cezalarını bu hainler ödemiş.

MASAK ve Mali Polis'in incelemelerinde, eylemlerin para kaynağının yurtdışı olduğu, harcamaların ise ismi açıklanmayan işbirlikçiler tarafından yapıldığı belirlendi.
Yakında isimleri açıklanır.
Yani takke düşer kel görünür.
Böylece bizi birbirimize kırdırmak isteyen hainlerin kim olduğunu görürüz.
İnşallah kodese girdikleri günü de…

Hesap aynı hesap...
Gezi paraları, Cizre meselesi, Nevale parası…
Suyu bile dolarla almış şerefsizler.
Hâlâ maksadı anlamayan kaldıysa yanarım.
Hasankeyf'ten arayan Çoban Ahmet, ABD Büyükelçisi Ricciardone'nin, Doğu ve Güneydoğu illerine yaptığı gezi sonrasında Cizre'nin karıştığını söylüyor.
Bir tesadüf mü acaba…

Cizre'deki karışıklık, Gezi Parkı'nın taşındığı nokta, Alevilerin kışkırtılması hep aynı elin işi…
Acılar ders olmalı.
Bu millet bir daha ne Sivas'ı ne Kahramanmaraş'ı ne de terörü yaşamak istiyor…
Herkes aklını başına toplasın.
Kalkınan, milli geliri yüksek bir ülke olmak ve kardeşçe yaşamak varken bu kavga niye?
Dış güçlerin oyununa gelmeyelim.
Bu bereketli topraklar hepimize yeter…