Efendim, Fazıl Say bir konuştu, yankısı dinmedi. Gazeteye çıkmak isteyen ve yaratıcılığı sınırlı olan arkadaşlar, konu bulamayan köşe yazarları, sıcaktan bunalan internet cambazları... Gecikmeli cevaplar yetiştirmeye devam ediyor hâlâ. Nihayet Cenk Eren de ünlü piyanisti 'topa tutmuş'! Bizde bu top olayı çok acayip, herkes her topa girebiliyor, bir süre top çeviriyor, nihayet topa tutuyor. Böylece gündeme geliyor, gündemde kalıyor... Cenk Eren de, Dedikodulu Meyhane'nin transparan şarkıcısıyken, bir sürü topa girmiş ve kendini Fazıl Say'la müzik gündemi tartışmasına kadar taşımıştır. Ve bu, kesinlikle müziğe olan yeteneğinden kaynaklanmamaktadır... Malumunuz, bu memlekette Ahmet Kaya'ya çatal bıçak fırlatarak gündeme gelmiş kimi isimler var. Son olarak Şenay Düdek de bu konuda nedamet getirerek orada olanları 'bir hata' diye andı. Böylelikle, olayın faili kalmadı. İşte bu kadar basit! Şimdi Fazıl Say kendisine laf yetiştirmeye çalışanlardan, 'Arabesk yavşaklıksa, seve seve kabul ederim,' açıklamaları yapanlardan bunalıp, kendini topa tutanları birbirleriyle baş başa bıraksa, gidip kendini Tazmanya'daki 'Dingo'ların doğal yaşamını korumaya vakfetse, bir süre sonra, 'Fazıl Say'ı kim bunaltıp kaçırdı' tartışmasında da muhatap bulamayacağız.
FAZIL SAY BONUS KAFA OLSA...
Öte yandan, Cenk Eren'in çapı Fazıl Say'la müzik tartışmasına ne kadar yeter, hiç yorum yapmayacağım ama konunun bir müzik tartışmasıyla sınırlı olmadığını ayrıyeten vurgulamak isterim. Fazıl Bey bir yaşam tarzını vurgulamaktadır. Eh, kimse toplumsal olarak çok da hayırlı bir yaşam tarzımız olduğunu iddia etmeyecektir herhalde! Sonra, Müslüm Gürses'in oynadığı o acayip reklam filmlerine çok mu ihtiyacı vardı da yıllarca onun acı yüklü şarkılarıyla kendini jiletleyen kenar mahalle delikanlıları jilet yarası izleri karşısında boynu bükük kaldı? Aynı şey Orhan Gencebay için fazlasıyla geçerlidir. Yılların prensipleri üzerine kurulan koca bir kült, önce 'Diva Bülent Hanım'ın yanında yardımcı jüri oyunculuğu ve ardından 'Berhudar olun' lafının bir reklam olarak pazarlanmasıyla birlikte çatır çatır yıkılmıştır... Arabeski düzen içine alanlar kadar, buna teşne olanlar da kabahatli değil midir? Ve aslında arabesk bu değil midir? Fazıl Say arabesk kültüre laf etmeyip de 'bonus kafa' olsa ve reklamlara çıksaydı herkes memnun olacaktı, değil mi? 'Fazıl Bey de bizden!' ruh halinin müthiş tatmini! Herkesin kendisine benzemesi karşısında, kendi durumundan memnun olma hali...
TOPLUMSAL MESELELERE AHMET HAKAN YETER
Halbuki Twitter çetelerinden başlayarak köşelere ve nihayet magazin sayfalarına taşınan bir agresyon, bir kendini bilmezlik haliyle Fazıl Say 'topa tutuluyor'! 'Müziğine baksın, müzik dışında konuşmasın'mış! Toplumsal meselelere bir Cenk Eren ya da Ahmet Hakan C. yeter çünkü... Fazıl Say arabesk kültürün 'acındırmaca, tembellik, yeteneksizlik, rant, çamur, muallaklıklar üzerinden' yaşadığını söylerken, aslında ona öfkeyle saldıranların 'topuna birden' kendi durumlarını hatırlatıyordu. Bu memleketin en büyük sorunlarından biri, hiç kuşkusuz, imgeler üzerinden büyük laflar eden yarı cahillerin çokluğudur. Yüksek medya savaşları yaratma sosyetesinin tartışmak istemeyeceği şey de budur. Fazıl Say'ın lafları arasından sadece 'yavşaklık' kısmını ayıklayıp tartışanlar, sınavda en iyi bildikleri yerden soru çıktığı için sevinen talebeler gibi görünüyor gözüme... Hepsine 'yıldızlı aferin' dağıtıyorum buradan, kırmızı kurdeleleriyle birlikte...