Fetullahçı Terör Örgütü'nün taktikleri hiç değişmiyor. Önce Bank Asya'ya para yatırmanın örgüt üyeliği için tek başına delil olamayacağı algısını yarattılar. Sonra himmeti masum gösterdiler. Daha sonra FETÖ okulları ve STK'larıyla ilişiği bulunanları sulandırdılar. Hatta o kadar ileri gittiler ki, 15 Temmuz'da milletin üzerine kurşun yağdırdıklarını görmemişiz veyahut yaşamamışız gibi aklımızla alay etmeye kalktılar.
Şimdi ne yapacaklar biliyor musunuz?
FETÖ üyeliğinin en güçlü delili ByLock'u yıpratmaya çalışacaklar, başladılar bile... Antalya'da FETÖ tarafından hazırlandığı belirlenen 'kıble bul' uygulamasına ve çeşitli müzik sitelerine giriş yapanların ByLock kullanıcısı olarak görünmesi sonrası gerçekleşen tutuklamalarla ilgili tahliye kararlarını görür görmez "ByLock belgeleri sahtedir" diye sosyal medya üzerinden algıya giriştiler. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nu ve başkanı Ömer Fatih Sayan'ı hedef aldılar. Kurumun mahkemelere sahte ByLock belgesi üreterek fişleme yaptığı iddiasını bile ortaya attılar.
Amaç elbette ki, yaşanan mağduriyetler üzerinden gerçek ByLock kullanıcılarını aklamak...
Ama bu kez operasyonları tutmaz. Çünkü, bu tahliyeler kontrollü... Bildiğim kadarıyla, mağdurlar ile gerçek ByLock kullanıcıları BTK'nın kapsamlı çalışmasıyla elimine edildi. Kurumun hazırladığı çalışma da savcılıkla paylaşıldı. Savcılık bir proses hazırlıyor. Gerçek mağdurların tahliyesi bu proses doğrultusunda yapılmaya başlandı. Velhasıl, FETÖ'nün yeni kurgusu beyhude bir çaba gibi görünüyor.
Şunu da söylemeliyim. Geçmişteki birkaç yazımda FETÖ'nün ağababaları yurtdışında sefa sürerken, pazarcının, öğretmenin, polisin aylarca iddianamesi dahi olmadan içeride tutulmasını eleştirdim. FETÖ davalarının işleyişinde bazı aksamalar yaşandığını dilim döndüğünce anlattım. Dijital materyallerin incelenmesindeki gecikmeler nedeniyle iddianamelerin yetiştirilemediğine vurgu yaptım.
Dolayısıyla, ByLock'ta devletin yaşanan mağduriyette hatasını anlayıp düzeltme yapmasına seviniyorum.