CHP'de işler iyice çığırından çıktı. Hafta sonu yapılacak kurultaya gitmeden önce biraz kulislere bakayım dedim. Aman Allahım! Hani, sosyal medyada teröre desteğini gizlemeyen CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'ndan sonra parti ikiye bölünmüştü ya... Mustafa Kemal'in askerleri ve Mustafa Kemal'in yoldaşları olarak... Şimdi ise paramparça olmuş vaziyette.
Genel başkanlık için Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce yarışacak ama il örgütlerinde listeler havada uçuşuyor. Kemal Kılıçdaroğlu kurultay öncesi 'birlik' görüntüsü vermeye çalışsa da nafile... Partinin içi kaynıyor. İl örgütleri kendi anahtar listelerini yapıyor. Güneydoğu'da 16-17 ilin kendi listelerini hazırladığını biliyorum. Karadeniz ve İç Anadolu'da da liste savaşları yaşanıyor. Kurultay delegelerinin 5'te birine sahip İstanbul'da da delegeler beşe bölünmüş durumda. Vaatler havada uçuşuyor. "Seni belediye başkan adayı yaparım", "Parti yönetimine alırım", "İl genel meclis üyesi yaparım" diyerek delege avlanmaya çalışılıyor.
Anlayacağız, şu anda partide kimsenin derdi 2019 seçimleri için proje üretip, strateji belirlemek filan değil. Ne öyle bir vizyon var ne de o vizyonu oluşturacak başkan adayları... Herkesin tek tasası Parti Meclisi'nde, MYK'da ya da belediyelerde koltuk kapmak...
Yoksa, hepi topu 60 kişilik Parti Meclisi ve 12 kişilik MYK'yı belirleyecek 1.267 delege varken, bu koltuklara 1.000'e yakın adayın çıkması nasıl açıklanır.
Gelelim kurultayda kimin kazanacağına...
Kemal Kılıçdaroğlu bugüne kadar girdiği 9 seçimi (yerel-genel-referandum) kaybetti. Buna rağmen 2010'da oturduğu genel başkanlık koltuğunu bırakmadı. Hafta sonu karşısına yeterli imzayı toplayarak aday olan Muharrem İnce'nin şansı var mı bilmiyorum. Fakat gözlemlediğim bir şey var. Kemal Kılıçdaroğlu kurultaydan genel başkan olarak çıksa da delegeden büyük bir çizik yiyecek. Parti kulislerinde, PM ve MYK'nın 3'te 2'sini Kılıçdaroğlu'nun karşısındakilerin yani muhaliflerin belirleyeceği dillendiriliyor.
Gerçi buna da pek şaşırmamak gerek!
CHP yönetimi, Canan Kaftancıoğlu, Öztürk Yılmaz, İhsan Özkes, Mehmet Bekaroğlu, Sezgin Tanrıkulu, merhum Yaşar Nuri Öztürk gibi farklı kesimlerden isimleri oy devrişmek için partiye monte etse de hamleleri hep boşa çıktı. Getirilen kişiler partiyi dinamitledi. Karşımızda hâlâ solda mı kalacağına, sağa mı yanaşacağına yoksa marjinalleşeceğine mi karar veremeyen yönünü belirleyemeyip, savrulan bir CHP var. Hal böyleyken delegeler ne yapsın?
