Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik ile Siirt'te karşılaştık.
"Sağdan soldan" sohbet ederken... Bakan "sevineceğiniz bir şey söyleyeceğim" dedi.
"Türk Eğitim Derneği" yöneticileri, Bakan'a gelmişler.
"200 öğrenciyi bedava okutmak istiyoruz" demişler.
Ama "şartları" var. Bunlar "başarılı öğrenciler" olacak.
Ve "ödeme gücü olmayanlar... Fakir ailelerin çocukları" arasından seçilecek.
Bakan beye "aman ne güzel" dedik.
"200 fakir yavrumuzun" TED kolejlerinde okumaları sevinilecek olay.
Bravo "TED'e."
***
Bakan bey, hemen "bütün illere" birer yazı yazmış:
- TED şu şekilde bir imkan sağlıyor... İlinizde, bu durumda olan öğrencilerin isimlerini bildirmenizi...
İşte şimdi "sıkı durun."
Orta Anadolu'daki illerden birinin Milli Eğitim Müdürü hemen cevap yollamış:
- İlimizde bu durumda olan öğrenci yoktur.
***
Milli Eğitim Bakanı:
- Bu müdürü anında görevden aldım... Sayın Cumhurbaşkanı'mıza da olayı size anlattığım şekilde arz ettim... Sayın Cumhurbaşkanım, eğer kadrolaşma buysa, evet kadrolaşıyorum dedim... Ayıptır, günahtır, Orta Anadolu'nun bir fakir kentinde, koleje gidecek başarılı öğrenci çıkmaz mı?
***
Kadrolaşmaya "hayır." Hele Milli Eğitim'de "bin defa hayır."
"Kadrolaşmak... Eğitime siyaseti sokmak" bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük.
Ama "yukarıdaki örnek farklı bir olay."
Tam bir "sorumsuzluk."
TED eğer "bedava okutacağı... Barındıracağı... Giydireceği... Doyuracağı... Üstelik cep harçlığı vereceği" fakir ailelerin başarılı çocuklarını arıyorsa, hangi kentin, hangi yetkilisi "böyle bir olanağı" geri çevirebilir?
Bakan'dan ve TED'den rica etsek...
"O kentimize bir imkan daha" sağlasalar.