Bodrum'un talihsizliğini ve acı kaderini değiştirmeyecek bir seçime daha hazırlanıyoruz. Sonucu şimdiden belli bir seçim de diyebiliriz buna.
Yine eskisi gibi en iyisi, en layığı, Bodrum'a çağ atlatacak biri değil, "sıradan bir taşra politikacısı" seçilecek.
Adayların hepsi iyi, ülkesini seven, burada yaşayan insanlar. Ama Bodrum gibi turizmin önemli bir merkezinin siyasi patronu olmaya bunlar yeter mi?
- Günümüzde iyi adamlık, efendilik yetmiyor. Bu iş bilgi, beceri, vizyon istiyor. Öyle birileri bulunup, çıkarılmayınca da Bodrum yerinde saymaya devam ediyor.
Denilebilir ki "ne yapalım? Demokrasiden vazgeçemeyeceğimize göre, halk kimi seçerse, başkan odur." Doğru ama, halkın önüne vizyon sahibi adayları neden çıkarmıyoruz? Tahminim o ki, Bodrum demokrasisi yine ulusal çıkarların aleyhine işleyecek.
Bodrum'un sorunları sıradan bir taşra siyasetçisinin altından kalkamayacağı yoğunlukta. Çarpuk, çurpuk, düzensiz büyüyen bir kentte turizmden bahsedilebilir mi?
Çarpık yapılaşma sürüyor, susuzluk aynı, yollar rezalet, trafik felaket, elektrik sık sık kesiliyor.
Doğa katlediliyor, çevre korunmuyor, asayiş iyi değil, mafyalar kol geziyor, uyuşturucu ürkütücü boyutta.
Bu seçimde Bodrum düze çıkabilir mi? Bana göre mümkün değil. Tuttuğunu koparan, birkaç dil bilen, şehircilikten anlayan birini kentin başına getirmedikçe Bodrum'u da adam edemeyiz, diğer turistik merkezlerimizi de.