Dönemin Başbakanı Demirel "Özal eceliyle öldü" dedi. Dönemin GATA (Gülhane Askeri Tıp Akademisi) komutanı emekli Tüm- general Prof. Dr. Ömer Şarlak da "zehirlenme diye birşey sözkonusu değil... Kalp krizine dayalı ölüm" diye konuştu.
Buna rağmen "ailenin kafasında" soru işareti kaldı mı?
Soruyu hem Ahmet Özal'a sorduk, hem de Hüsnü Doğan'a.
İşte Hüsnü beyin yanıtı:
KUŞKU
Bildiğim birşey var diyemem. Ama hiçbir kuşkum yok da diyemem.
Son Orta Asya seyahati öncesi sık sık biraraya geliyorduk.
Yeni parti kurma hazırlığı yapıyorduk.
Giderken sağlığı yerindeydi. Dönüşte ise, uçaktan inmekte bile zorlanıyordu.
Rengini hiç o kadar bembeyaz görmemiştim.
Karşılamaya, 100 kişilik bir grupla gitmiştim.
Resmi protokolün dışında 100 kişi.
Özal, öpmem için yanağını uzattı.
Ben öpsem, sıradaki 99 kişi de öpecekti.
Öpmemek için elini bastırdım. Anladı, yanağımı okşadı. Ve bana dedi ki "Hüsnü, yarın mutlaka konuşalım."
SON NOKTA
Özal, Perşembe günü Orta Asya'dan dönmüştü.
Ertesi gün saat 18.00'de Çankaya Köşkü'nden aradım.
Dediler ki:
- Bir sergi açılışına gitti... Aradığınızı kendilerine arzedeceğiz.
Saat 19.30'da aradı:
- Hüsnü, yarın 17.00'de bana gel.
- Efendim, yarın Cumartesi.
- Biliyorum... Gel artık şu işi bağlayalım... Yeni kuracağımız partinin programına son noktayı koyalım.
Dosyaları hazırladım.
Fakat ertesi sabah Turgut Özal ölmüştü.
5 YIL DAHA
- Hüsnü bey, Özal neden yeni bir parti kuracaktı?
- Bana demişti ki: Yapamadığım bazı şeyler kaldı... Allah bana 5 yıl daha hizmet imkanı verirse, onları yapacağım... Ondan sonra ölsem de gam yemem.
- Partiyi kimlerle kuracaktı?
- ANAP'tan ayrılan birkaç arkadaş... Ve siyasete hiç girmemiş genç isimlerle.
- Başka birşey konuştunuz mu?
- Evet... İlk seçim gezisine İzmir'den başlayacaktı.
