KOCAELİ

İki gündür "Kocaeli izlenimleri" yazıyoruz. Bugün son. Körfez'de, Kocaeli merkezde, Karamürsel'de çok kişi "aynı soruyu" sordu:
- Liderlerin "atışmasını" nasıl buluyorsunuz?
Liderlere bir çift sözümüz var:
1. Fanatikleri zevkten dört köşe.
2. Ama sade vatandaş ciddi şekilde rahatsız.
Özellikle "gençler" şunu sordular:
- Eskiden de liderlerin üslubu böyle miydi?
"Eskiye dönük hikâye" çok.
"Hangi birini" anlatalım.
1960'ta ihtilal olmuş "siyasete mola verilmişti." 1961'de seçim yapıldı, "demokrasiye geçildi." Dönemin "popüler siyasetçisi, parlak konuşmacısı" Osman Bölükbaşı çıktı meydanlara. Başladı "CHP Genel Başkanı İnönü'ye vurmaya."

***

O tarihte Bölükbaşı "48 yaşındaydı."
İnönü "77." Seçim kampanyasında "uçak, helikopter, seçim otobüstü" neredeeee? Bölükbaşı "tozlu yollarda" koşturup duruyordu. İnönü ise "Ankara'dan pek çıkamıyordu."
CHP'nin "ağır toplarından" Kemal Satır, bir gün Bölükbaşı'ya "belden aşağı" vurdu:
- Deli dana gibi dolaşıp duruyor.
Bölükbaşı hiç lafın altında kalır mı:
- Ankara'da, boş saman çuvalı gibi oturmak daha mı iyi?
İnönü hemen Kemal Satır'ı uyardı:
- Sakın bir daha yakışıksız söz etmeyin.
CHP "geri adım attı."
Bölükbaşı da "kavgayı uzatmadı."
Ve daha sonraki yıllarda İnönü ile Bölükbaşı "çok iyi iki dost" oldular.
1. Geçmişte çok yaşadık, üst kattakiler "ağız dalaşına" başlayınca, alt kattakiler de "yumruklaşmaya" başlıyorlar... "İmam-cemaat" hikâyesi.
2. Siyaset sadece "gaza basmaktan" ibaret değildir... Liderler "frene basmayı, vites küçültmeyi" de bilmeliler.
3. Ağzına her geleni söyleyen, hiç işitmek istemediği sözleri duyar.