Pazartesi günü Meclis'te bütçe görüşmeleri başladı...
12 gün sürecek bütçe maratonunun ilk gününden notlar... TBMM tutanaklarından:
Zibidi adam.
Hass... tir lan.
Orman mı lan burası?... Ayı!
Terbiyesiz... Şuna bak ya.
Terbiyesiz herif...
Gel, gel!
Allah sizi bildiği gibi yapsın.
Uzatmayalım... Bu kadarı yeter... İyi görüşmeler.

***

Eski hamam eski tas

Meclisimizin yüzde 17.48'i kadın.
Toplam 104 kadın milletvekili...
"Yetmez ama evet." Keşke kadın milletvekili sayısı daha da artsa.
"Eskiden" şu görüş yaygındı:
- Kadın milletvekili çok olursa Meclis'te kavga, küfür azalır.
Ama... Değişen bir şey yok.

***

Şeffaflık... "Olmazsa olmaz"

Eski Cumhurbaşkanı bir siyasi partinin lideri ile görüşemez mi?
Elbette görüşür...
Kimseden izin alacak değil.
Yurt ve dünya sorunlarını konuşurlar... Bunun yadırganacak yanı yok.
Fakat... Ancak... Ama...
1. "Görüşme" önceden kamuoyuna duyurulur.
2. Gazeteciler, televizyoncular...
"Görüntü alırlar." Görüşme sonrası "Soru sorarlar." 3. Eski Cumhurbaşkanı'nın "Çalışma ofisi" bir açıklama yapar... "Parti genel merkezinden de" açıklama yapılabilir.
4. Yani... "Şeffaflık esastır." Şeffaflık... Açıklık...
Arka plana atılırsa... Hele de görüşme yerel seçim yaklaşırken yapılırsa...
İnsanların "Kapalı kapılar arkasında neler oluyor" diye sorması doğal.

***

Zaman tünelinden...

Darbeden (12 Eylül 1980) bir süre sonra Başbakan Bülend Ulusu "Ortak bir dost aracılığı ile" eski Başbakan Süleyman Demirel'e bir mesaj gönderdi.
Mesajı özü:
"Gözlerden uzak bir yerde buluşalım...
Konuşalım." Demirel... Aynı ortak dost aracılığı ile... Mesaja karşılık verdi:
1. Hayhay... Böyle bir talebi geri çeviremem.
2. Fakat... Gözlerden uzak bir yerde görüşmeyi kesinlikle kabul edemem.
3. Konuşacaksak...
Davet ederler...
Başbakanlık makamında konuşuruz.
4. Konuştuktan sonra da Başbakanlığın önünde gazetecilere bilgi veririm...
Sorularını yanıtlarım.
Sonuç... Görüşme gerçekleşmedi.
Not: Bugünlük bu kadarı yeter... Ama bir gün Bülend Ulusu ve Süleyman Demirel'in mesajlarını "Tam metin" yazarız... Aradaki "Ortak dostun" kim olduğunu da...

***

Eğitim ve siyaset dili

Milletvekillerinin çoğu (539) iyi eğitim görmüş...
Üniversite...
Akademi...
Yüksekokul.
32'si profesör.
130'u...
Hâkimlikten, savcılıktan, avukatlıktan geliyor.
44'ü tıp doktoru.
Ama eğitim "Siyaset dilini değiştirmeye" yetmiyor.

***

Günün fıkrası

Son günlerin sıcak konusu...
Abdullah Gül'ün kabulleri...
Kemal Kılıçdaroğlu...
Temel Karamollaoğlu.
Söylentinin bini bir para.
Fıkrayı bilirsiniz...
Nasrettin Hoca'ya sormuşlar:
- Hocam...
Tuvalette sakız çiğnemek caiz midir?
- Hiçbir sakıncası yok...
Ama yanlış anlaşılabilir.
"Seçime çeyrek kala" yapılan görüşmeler... İster istemez akla bu fıkrayı getiriyor.

***

Hıncal Uluç nerede?

Sevgili Hıncal Uluç bazen bizden söz eder... "Sağ olsun." Biz de bugün "İzindeki" dostumuz Hıncal Uluç'tan söz edeceğiz.
Daha önce de yazdık...
Manisa'da bir kahve var...
Ulupark'ta... Fatih döneminde yaşamış Bektaşi şeyhi Ayn-ı Ali'nin türbesinin az ilerisinde... "Ayn-ı Ali Kahvesi." Kahveyi Levent İşanlar işletir...
"Sultan Levent." Kahvenin klasiği "Sultan çayıdır." Tarçın, karabiber, ıhlamur, havlıcan, melisa, papatya, karanfil, yenibahar, yasemin, biberiye, zencefil, kuşburnu karışımı bir çay.
Turgut Özal'dan Süleyman Demirel'e... Recep Tayyip Erdoğan'dan Binali Yıldırım'a...
Barış Manço'dan Ahmet Özhan'a kadar... Çok kişi bu kahveye gitmiş ve sultan çayı içmiştir.
Kimi de Ayn-ı Ali'ye "Nargile için" gider.
Geçtiğimiz günlerde... Biz Çin'de iken, cep telefonumuza birkaç fotoğraf düştü.
Ağabey kardeş... Öcal Uluç...
Hıncal Uluç... Ayn-ı Ali'deler...
Aralarına Sultan Levent'i almışlar.
Sultan çayı ve nargile keyfi yapıyorlar...
Öcal Uluç'un nargile içtiğini biliyoruz... Hıncal Uluç da içti mi?...
Bilemiyoruz.
Fotoğraflar hoşumuza gitti... Bir de "Kardeşlerin birbirlerine olan sevgisi, saygısı, tutkunluğu."