Zenginliğin, köşe dönmeciliğin henüz 'yükselen değer' olarak kabul edilmediği yıllardı 80'ler... Birol Güven, TRT 1'deki Seksenler dizisinde bu değişimi öyle güzel bir diyalogla anlattı ki izleyiciye...
Şoför Ahmet, minibüsünde unutulan para dolu çanta ile eve geldi. Bu sırada gönlünü kaptırdığı, evlilik hayali kurduğu Gülten ile kız kardeşi Nazlı zenginlik üzerine sohbet ediyorlardı.
GÜLTEN: Bir de parayla saadet olmaz derler. Kim demişse?
Nereden biliyorsa? Gayet de güzel oluyor valla. Hayat boyu fakirlik çekip saadet mi gelir Allah aşkına? Bunlar fakir erkeklerin yalanları şekerim...
AHMET: (Elindeki kapalı çantayı koltuğa bırakarak) Sana bir soru soracağım: Adamın biri gelse, önüne içi para dolu bir çanta koysa ve dese ki, "Çanta mı yoksa aşk mı?" Ve dese ki, "İkisinden biri olmayacak.
Ya aşkım ya da para..." Hangisini seçerdin?
GÜLTEN: Eee... Ay bilemedim ki...
AHMET: Benimki de soru işte... Yoksa Gülten Hanım'ın cevabı belli. (Çantayı alıp, çıkmaya hazırlanır)
GÜLTEN: Bir dakika ya! Bir soru sordun, cevabını bekle bari...
AHMET: Bu sorunun cevabı beklenmez Gülten. Bu soruya ya bir saniye içinde cevap verilir ya da bir ömür boyunca cevap aranır...
NAZLI: (Merakla araya girer) Sahi, ne var o çantanın içinde abi?
GÜLTEN: Para olacak hali yok ya Nazlı'cığım. Ağabeyin minibüsçü sonuçta...
Ahmet gider, parayı polise teslim eder ve Gülten uğruna kalbini kırıp yüzüstü bıraktığı kıza evlenme teklif eder.
80'ler, takvimlerde göründüğünden çok mu geride kaldı ne?