Şu kaderin oyunbazlığına bakar mısınız?
Az sonra anlatacağım hikayeyi okurken, fon müziği olarak Orhan Baba'nın ünlü 'Bana kaderimin bir oyunu mu bu?' şarkısını kulağınızda tutuverin lütfen...
Behzat Ç.: Bir Ankara Polisiyesi, son dönemin adından en çok söz ettiren polisiye dizisi oldu. Bunda özgün senaryosu, oyuncularının başarısı, senaryosunun gerçeğe yakınlığı ve diyaloglarının usta işi olması kadar, müziğinin de etkisi büyük.
Dizinin müziklerini besteleyen Cem Kısmet'i tanımıyor olabilirsiniz; çok doğal. Çünkü son derece mütevazı, hep geride durmayı tercih eden bir müzisyen. Onu bugüne kadar televizyon şovlarında, talk show programlarında görmediniz. Oysa içinde öyle dramatik bir hikaye barındırıyor ki; onun öyküsünü çekseniz, en iddialı dizi olur.
Cem Kısmet bizim kuşaktan. Hepimiz gibi o da televizyonun siyah-beyaz olduğu dönemde izlediği Pilli Bebek adlı çocuk dizisinden etkilenmiş. Yıllar sonra Ankara'da kurduğu müzik grubuna da Pilli Bebek adını vermiş. Cem'in müzikten başka çok hayırlı bir uğraşı daha varmış. Sokakta yaşayan sahipsiz çocuklara yardım etmek, onların karınlarını doyurmak en büyük meşgalesiymiş. Bir gün yine etrafında toplanan dört tinerci çocuğu alıp bir hamburgerciye götürmüş. Yedirmiş, içirmiş, karınlarını bir güzel doyurduktan sonra uzun süre de sohbet etmiş, dertlerini dinlemiş. Ertesi gün gazeteleri okuduğunda ise başından aşağı kaynar sular dökülmüş. Bir gece önce karınlarını doyurduğu o dört genç çocuk, bir kuytuda boğazları kesilerek hunharca öldürülmüş...
Olay, Cem Kısmet'i çok etkilemiş. O günden itibaren Ankara'ya bir daha ayak basmamış... Ama kader ona bir oyun daha oynamadan edememiş.
Gün gelmiş, Cem kendisini üne kavuşturan en başarılı müzik projesine 'Behzat Ç.: Bir Ankara Polisiyesi' dizisi sayesinde imza atmış...
Hikayeyi bana sevgili Sunay Akın anlattı. Cem Kısmet ilk kez yarın SkyTürk360 ekranlarında yarın saat 18.55'te yayınlanacak Hayat Deyince programıyla bir televizyon stüdyosuna konuk olacak ve bu dramatik hikayenin detaylarını anlatacak.
Pilli Bebek, çocukluğumun neşesiydi. Yıllar sonra 'Pilli Bebek' denildiğinde bir Ankara polisiyesini hatırlayacağım hiç aklıma gelmezdi...