SON zamanlarda televizyondaki şov, sohbet, yarışma ve spor programlarında gelişen diyalogların giderek bel altına inmesi, pek çok izleyicide rahatsızlık yaratıyor.
Okurumuz Mehmet Akif Kılıç'ın bu konudaki tespit ve yorumlarına hak vermemek elde değil: "Yüksel Bey, yazılarınızda sık sık ekranlardaki seviyesizleşen durumlardan ve bunların topluma yansıyacak olumsuz etkilerinden bahsediyorsunuz.
Bu yazılarınızı takdirle karşılıyor ve duygularımıza tercüman olduğunuz için size çok teşekkür ediyoruz.
Son dönemde başta spor programları olmak üzere, Benzemez Kimse Sana tarzı bazı yarışma programlarında da koca koca adamların veya yıllarca 'sanatçı' diye adlandırdığımız kişilerin bel altı diyerek hafifletemeyeceğimiz konuşmalarına şahit oluyoruz.
Bu programların, çocukların da televizyon başında olduğu bir saatte yayınlandığını, bilişim çağında haber sitelerinde bile bunlara videolarla rahatlıkla ulaşılabileceğini; bu arkadaşlara birilerinin hatırlatması gerekiyor sanırım.
Bazılarının 'İstemiyorsan izleme kardeşim' dediklerini duyar gibiyim. Fakat bu, günümüzün en büyük sorunlarından biri olan 'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın' anlayışından farklı değil. Mahallenizdeki çöplük kokarsa, 'Ben camı kapatır, işime bakarım' diyemezsiniz. Zira o çöplük bir gün sizin evinize de sirayet eder.
Kadın öğretmen arkadaşıma "Hocam, pamuk prenses olur mu?" sorusunu soran beşinci sınıf öğrencisinin, ardından "Olmaz hocam, prenses dediğin taş gibi olur" cümlesi her şeyi açıklar mahiyette.
Toplum olarak bel altı konuşmayı, küfürleşmeyi normalleştirmeye başlıyor ve maalesef giderek ahlaksızlaşıyoruz. Düşünsenize, Benzemez Kimse Sana yarışmasında alt yazı geçiyor 'Seyfi Dursunoğlu'nun esprilerini bip'siz seyretmek istiyorsanız, programa seyirci olarak katılabilirsiniz...' Ben programdaki performansları izleyip ardından jüri konuşmalarında kanalı değiştiriyorum.
Spor programlarının birçoğunun ise hali daha içler acısı. Özellikle Telegol programının...
Sonuç olarak Yüksel Bey, biz büyüklerimizden edepli olmayı öğrendik. Onun için mahalle bakkallarının duvarlarında bile 'Edep ya hu' yazılıdır çoğu zaman. Biz bel altı vurmayı sevmeyiz, bel altı konuşmalara güleriz ama sorsanız hiç beğenmeyiz.
Buradan kendi çocukları olan, o koca koca adamlara da sesleniyorum; şu televizyonu lütfen kanalizasyona çevirmeyin."
