Değerli okurum Ali Uygur, hepimizin ortak derdi olan mesire yerlerinin ve sahillerin çöplüğe dönmesini mercek altına alırken, önemli çözüm önerileri de getirmiş:
"Yüksel beyciğim, geçen yıllardan daha sıcak bir yaz yaşıyoruz. Bunun doğal sonucu olarak bizler genellikle daha serin olan mesire yerlerinden birine gidiyoruz. Beni de çocuklarım bu hafta sonu mesire yerlerinden birine götürdüler. İsim vermek istemiyorum, bulunduğum şehir Kayseri'de herhangi bir yer. Diğer yerlerin de farklı olduğunu sanmıyorum.
Aman Allah'ım, o nasıl bir rezil manzara? Her yer pislik içinde, kağıtlar, poşetler, yemek artıkları... Velhasıl her yer çöplüğe dönmüş.
Şuna inandım ki, bizim toplumumuzda çevreye saygı yok. Hemen dibinde çöp tenekesi varken poşetleri oraya buraya savurmak, kuruyemişlerin kabuklarını kameriyenin içine atmak nasıl bir cahilliktir anlayamıyorum. Bu işin eğitimle filan ilgisi yok. En cahil insan bile bırakın evini, sokağını bile böyle kirli bırakmaz. Madem öyle, belediyelere çok iş düşüyor. Kameriyeler paralı olmalı, zabıta sık sık denetlemeli. Girişte aile olarak cüzi bir bedel alınmalı. Çevrenin korunmasına hassasiyet gösterilmeli. Çevreyi kirletenlere cezai müeyyideler uygulanmalı. Her yere uyarı levhaları asılmalı.
Daha yazacak çok şey var ama şimdilik bu kadarla yetineyim. Saygılarımla...
" YAZAR NOTU: Alınacak önlemlere bir ilave de ben yapayım: Mesire yerleri özel kameralarla izlensin. Çevreyi kirletenler tespit edilip, trafik uygulamalarındaki gibi evlerine ceza tebligatları gönderilsin.
HAFTANIN ŞİİRİ
Bundan böyle her hafta bir şiirimi paylaşacağım sizinle. Kimi kendi ismimle, kimi de kullandığım Aşık Arifi mahlasıyla olacak. Şiirlerimin bazıları, daha önce yayınlanmış Aşka ve Ölüme Dair, Aşk Tedavülden Kalkmadan ve Sensizlik Bekçisi adlı kitaplarımdan seçildi. Kimiyse henüz yayınlanmamış dumanı üstünde dizeler olacak. Unutmayın, şiirle fırçalanan kalpler kir ve kin tutmaz. Öyleyse başlayalım...
S.O.S.
Sanma ki gün batar güneş ufka düşünce
Sen mehtabım olursun her gece düşlerimde
Dalgalara tünemiş martı kanadında aşk
Bakışların yakamoz, ışıldar sahilimde
Bir yelkenli sessizce demir alır limandan
Bir palamar çözülür göğsümün sol yanından
Nefesin bir imbat gibi kalmışken yüzümde
Keşke bir kuş olup da gelsen ılımandan
Hançeremi yırtıyor atılmamış çığlıklar
Bir yanım koca deniz, bir yanımda sığlıklar
Ummanım dalgalı, rüzgarım hep lodos
Bir şişede imdat olmuş sanki bütün umutlar
Sen bendeki fırtınadan bihaber sütliman
Ben bir fındık kabuğu dalgalarda tarumar
Bu kalbimin attığı son imdat fişeğidir
Ya gel bir halat uzat ya da bu gemi batar
Yüksel Aytuğ - 2023
Doğru yolu bulmuş (!)
Sevgili dostum ve meslektaşım Tansu Sarı'dan yine şahane bir asist geldi:
"Star'daki Yalı Çapkını dizisinden çok az süre aldığı için ayrılarak Arka Sokaklar dizisine Emniyet Amiri Ünal karakteriyle dahil olan oyuncu Cansu Fırıncı daha önce aynı dizinin 198'inci bölümünde uyuşturucu satıcısı olarak rol almıştı.."
YAZAR NOTU: Demek ki doğru yolu bulmuş. Ya emniyet müdürüyken, uyuşturucu satıcısı olsaydı?..
Gaf kürsüsü
Tansu Sarı kardeşim yine sobelemiş: Show TV'deki Pazar Sürprizi'nin seslendirmecisi Gökhan Akçakara geçmişte Ebru Gündeş'le klip çeken dizi oyuncusunu "Mehmet Ali Alakurt" olarak söyledi. Doğrusu, "Mehmet Akif Alakurt" olacaktı.
Zap'tiye
Eskiden ülkenin en ünlü gazozu Nuri Alço'nun filmlerde genç kızlara içirdiğiydi. Şimdi ise Mete Gazoz... Bileğine, yüreğine kuvvet evlat...
Ne demiş?
Kadim okurum Muharrem Akduman not etmiş: Adana'da belediye aracı anons yapıyor: "Güneşe ateş etmeyiniz. Kanallarda çimmeyiniz..." Delikanlının biri de şöyle diyor: "Güneşi anladık da çimlerde oturmak da mı yasak?" (Yeniler" Çimme"yi bilmez!)
