Sabah sabah hayırdır inşallah! Müge Anlı'lı 'Dobra Dobra'da durum şu. 4 yaşında Abdullah adında bir çocuk canlı yayına çıkıyor. Önce peşrev çektiriyorlar çocuğa. Gülüyor, eğleniyor büyükleri. Eh olay komik de yani. Gel de gülme! Sonra Müge Anlı, Abdullah'ın ezan okumasını istiyor. Programda yani, 'Dobra Dobra'da, canlı canlı. Okuyor. Ablaları, abileri bayılıyor: "Aferin sana Abdullah!!" Bu sabah şenliği yetmiyor. Program konuklarından İbrahim Tatlıses'in belalısı Hasan Bora çocuğa bir imtihan çekiyor; "Madem ezan okudun, bakalım İstiklal Marşı da okuyabilecek misin?"

CANLI CANLI ESTETİK
Mehmet Ali Erbil'in 'değiştir' oyunu misali... Ardından bir de soralım bakalım 'Lale Devrini' de okuyabilecek mi? 4 yaşındaki dört dörtlük Abdullah okuyor İstiklal Marşı'nı. Herkes onunla gurur duyuyor. Sanırım onlar için ilginç ve komik bir sahne. Ben neden gülmüyorum acaba? Acayip miyim, neyim? Geçen sabah Star'daki 'Orada Neler Oluyor'daki durum gibi. Bir yanda canlı yayında burun estetiği yapılırken, diğer yanda Zekeriya Beyaz oruç-namaz sorularını yanıtlıyordu! Valla! Onlar için o kadar normal bir durumdu ki... Ben niye ağzım beş karış ekrana bakakaldım acaba?? Çok merak ediyorum, kimse durumun farkında değil mi? Nedir bu sabah programlarının ipleri kopartmış hali? Cidden orada neler oluyor? Bu insanlar bu işleri nasıl içlerine sindiriyorlar ki?