2 Ocak Çarşamba... Kendisini pazartesi zanneden çarşamba. Kendisini farklı zanneden 2013.
"Değiştik mi lan?" korkusuyla sağını solunu kollayarak uyanmış ben...
Sabah 10.00.
Bebek Kahve'deyim. Tam kapıda, yürüyüş grubuyla sefere çıkmış sağlıklı yaşam komutanı Şeyda'yla karşılaştım. Arkadaşlara selam verdikten sonra Yasemin, kıvırcık saçları ve üniforma ettiği gri hırkasıyla buluştum.
Bebek Kahve Özcan, her zamanki gibi çayımı getirdi.
Kahvenin dışında UFO'nun altındaki masama kuruldum. "Masam" diyorum çünkü hep aynı masada oturuyorum. Obsesifim, memnun oldum.
Gazeteleri aldım. Teoman evlenmiş, Şahan ilişkide fazla ilgi sevmezmiş, Bergüzar'la Halit Ergenç yeni yılda Yalın'la coşmuş, Hadise'nin konseri iptal olmuş, Gülşen'inkinde olay çıkmış, nar patlatılmış, Gangnam dansları yapılmış.
Ajda Pekkan kurşun döktürmüş, Biricik Suden, eşi Mazhar Alanson'u en önden izlemiş, Ebru Gündeş yeni yıla en sevdiği insan, kocasıyla girmiş. Osman Müftüoğlu 'Hayat bir enerjidir' başlığıyla öğütlerde bulunmuş.

BEKLENMEYEN YOK!
Köşeciler yılbaşı gecesini çiziktirmiş. Yüksek lisans öğrencisi bir kız, profesörüne tecavüz suçlamasında bulunmuş. 400 bin emekli şoke olmuş. Abdullah Gül, Instagram'a girmiş. Zamlar coşmuş...
Bana gelince...
Kahvaltıda yumurta akından lorlu omlet. Yanında çay. Arkasından şekersiz Türk kahvesi.
Yasemin'in başının etini yiyorum. Sabah keyfine çoktan limon sıktım, her zamanki gibi.
Aha! Eda Taşpınar da taytı ve kulağına taktığı kulaklıklarıyla koşarak önümden geçti. Tamamız yani.
Her şey 2012'deki gibi.
Fark yok! Beklenmeyen yok! Umulmadıklardan korkmamıza gerek yok!
Her şey bildiğimiz gibi, her şey bilmediğimiz ama şaşırmayacağımız gibi.
Her şey ben gibi, sen gibi... Biraz istediğimiz, biraz istemediğimiz gibi.
Öyle yani. O şekil.