CHP'li iki Hatay Milletvekili Hasan Akgöl ve Mehmet Güzelmansur, Beşar Esed'e hitaben bir mektup yazıp Baas Partisi aracılığıyla kendisine iletmiş. Suriye Dışişleri kaynakları da mektubun içeriğini kendi pozisyonlarını güçlendirmek amacıyla sızdırdı.
Mektubun mahiyeti ise akıllara zarar! CHP'nin mektubunda, "Erdoğan'ın günleri sayılı. Herhangi bir görüşme seçimin geleceğini etkileyebilir. Bizim iktidarımızda Suriye yönetiminin tazminat dahil bütün talepleri karşılanacak. İdlib dahil Suriye topraklarındaki tüm askerleri çekme sözü veriyoruz" denilmiş.
Yani hem 500 bin kişinin katiline tazminat ödeyecekmişiz hem de Mehmetçiğin kanıyla canıyla özgürleştirdiği o topraklardan koşulsuz şartsız geri çekilecekmişiz.
Esed yönetimine yakın gazetecilerden Sarkis Kassargian da CHP'nin salt vaatlerle yetinmediğini, son tezkerede hayır oyu kullanarak fiili boyutta da Baas'a güvence verdiğini söylemiş. Allah aşkına böyle bir muhalefet varken, bu ülkenin düşmana ihtiyacı var mı?!
Şimdi aynı hafta içinde gerçekleşen bir diğer gelişmeye daha bakalım. HDP milletvekili ve yöneticilerinden oluşan bir heyet, Libya'daki elebaşı Hafter'in El-Mustakbel Partisi'nin Başkanı Dr. Abdulhadi El Huvej'le bir araya gelerek, "Libya deniz anlaşmasını kabul etmiyoruz" açıklaması yapmış. HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları'nın başkanlığında Bingazi'ye giden heyet, Birleşmiş Milletler destekli Libya hükümetinin Hafter güçlerini püskürtmesi için Mehmetçiği gönderip Türkiye'nin önce masada sonra da sahada kabul ettirdiği anlaşmayı tek kalemde silecekleri sözünü vermiş.
Libya'da görüştükleri Mustakbel Partisi'nin Başkanı Abdulhadi El Huvej ise, "Türkiye'de muhalefet daha da güçleniyor. Biz onlarla aynı doğrultuda fikirler paylaşıyoruz" ifadelerini kullanmış. Tekrar soruyorum: Allah aşkına böyle bir muhalefet varken, bu ülkenin düşmana ihtiyacı var mı?!