Cenaze evden çıkmadan, miras paylaşmaya kalkışan vicdansız evlâtlara benzemeyin. Sözüm, "Tayyip Erdoğan yasaklandı, parti kapatıldı" diye zamansız paçaları sıvayıp, kendilerine aynı taban üzerinde yol açmaya çalışanlara.
Türkiye'nin, sözde elit takımı, "asker-sivil" bürokrasi, onunla uğraşmasa ve işi tabii seyrine bıraksa, Erdoğan yıpranacaktı. Yaratılan mağduriyetler sayesinde, "Abidei hürriyet" haline geldi.
Gene suni oluşumlar peşindeler. "Bülent Ecevit olmadı, Hüsamettin Özkan gelsin" dedikleri gibi... İsmail Cem'in yanına Kemal Derviş'i katarak, Yeni Türkiye Partisi'ni kurdurdukları gibi... Şimdi de Abdüllatif Şener'i parlatıyorlar. Kulaklara, Cemil Çiçek'in yedeğinde Melih Gökçek ismi fısıldanıyor. Memleket karışacak; partinin içi karışacak...
Ama yeni bir 28 Şubat olamaz. Zira, Efesli filozof Heraklit'in dediği gibi, "bir insan aynı nehirde iki kere yıkanamaz" ; hem kendisi, hem su değişmiştir. Milattan önce 6. yüzyılda yaşayan Heraklit, değişimi anlamış fakat, bizimkiler hep aynı mönüyü sunmakta ısrarlı. Fazilet kapatıldı, Tayyip Erdoğan yasaklandı, Ecevit devrildi, iktidara Hüsamettin Özkanİsmail CemKemal Derviş gelebildi mi? Laiklik mitingleri düzenlendi, şehit cenazelerinde hükûmet üyeleri protesto edildi, DSP, CHP'ye eklemlendi. Peki seçimi CHP kazanabildi mi? Ya da, "Çankaya kalesi" irticacılardan kurtarıldı mı? Fiks mönücülere Nazım'ın "Benerji Kendini Niçin Öldürdü?" şiirini tavsiye ederim: "Düşünüyor büyük hâkim Heraklit'i genç adam / Kimbilir böyle bir akşam / Heraklit alnını yeşil gözlü zeytinliklere akan suya eğdi ve dedi / Her şey değişip akmada, bu hal beni hayran bırakmada."
Belki Nazım'ın şiirine kulak verirlerse, tertip ve baskıyla nehrin akışını engellemenin mümkün olmadığını da anlarlar: "Ne mümkün karşı koymak bu köpürmüş gelişe / Heraklit, Heraklit / Akar suya kabil mi vurmak kilit"