Tayyip Erdoğan, TOKİ konutlarının teslimi dolayısıyla gittiği Sinop'ta, Sabahattin Ali'nin şiirinden bir mısra hatırlattı: "Başın öne eğilmesin..."
Sabahattin Ali, Sinop Cezaevi'nde yatarken yazmıştı bu şiiri. "Başın öne eğilmesin / Aldırma gönül aldırma / Ağladığın duyulmasın / Aldırma gönül aldırma / Dışarıda deli dalgalar / Gelir bu duvarları yalar / Seni bu sesler oyalar / Aldırma gönül aldırma."
Sabahattin Ali, Atatürk'ü yeren bir şiir dolayısıyla, Sinop Cezaevi'ne düşmüştü. Daha sonra yeniden işe başlamak istediğinde, nedamet getirdiği anlaşılsın diye, Atatürk'ü öven bir iki yazı kaleme aldı. O, elbette Atatürk düşmanı değildi. Ama, özgür düşünceli bir aydındı. İsmet Paşa'nın Milli Şef olduğu dönemde, Marko Paşa isimli mizah dergisini çıkarttı. O dergi kapatılınca, isim, Malum Paşa olarak değiştirildi. Sonra Merhum Paşa... Öküz Paşa ... Bu dergiler, Milli Şef İsmet Paşa'nın alaya alındığı iddiasıyla teker teker yayın hayatına veda etti.
Gelelim bugüne... Sinop'ta, Tayyip Erdoğan, şöyle seslendi halka: "Bu emaneti hakkıyla, hukukuyla, onuruyla, gururuyla taşıyacak, o emanete halel getirmeyecek, günü gelince emaneti aldığımız yere, sahibine, yani millete teslim edeceğiz." Zaten, Sabahattin Ali'yi, bu noktada hatırlattı. Ve böylece başını öne eğmeyeceğini, şairane bir üslupla da vurgulamış oldu. "Teslim olmayacağız" demek istedi. Emaneti, askersivil bürokrasiye teslim etmeyeceğini ihsas etti.
Sabahattin Ali, artık Türkiye'de yaşayamaz hale gelince, Bulgaristan'a kaçmak istemiş, daha sonra Milli Emniyet ile irtibatlı olduğu anlaşılan Ali Ertekin tarafından öldürülmüştü (1948). Ali Ertekin,cinayetten dolayı 4 yıl hüküm giydi ama, aynı yıl çıkarılan af ile cezaevinden kurtuldu. Sabahattin Ali, milli vicdanı kanatan bir " faili meçhul " olarak kaldı.