Ergenekon davasında, önce mahkemeye 2.500 sayfalık bir iddianame verildi. Ardından, klasörlerle ek deliller teslim edildi. Bu klasörlerin içinde neler yok ki! Acaba savcı, dedikoduları ayıklayıp, sadece konuyla ilgili olan konuşmaları bırakamaz mıydı? Özel hayatlar ve özel sohbetlerin üzerinden sır perdesi kaldırıldı. Bir örnek vereyim: İlhan Selçuk, Barlas ailesinin evlilik yıldönümüne gelmişti. Sonra dönmüş bir arkadaşıyla, Canan Barlas'ı çekiştirmiş; hoş olmayan sözler sarf etmiş. Bunların ek delil olarak sunulan klasörde ne işi var? Bunun gibi, şarkıcı Emel Müftüoğlu, askere giden kızının erkek arkadaşı için Veli Küçük'ten torpil talep etmiş. Dosyayla ilişkisi bulunmayan konuların herkesin bilgisine sunulması, bence çok yanlış. Tayyip Erdoğan'ın Mehmet Ağar'a 60 milyon dolar rüşvet verdiği, Deniz Baykal'ın 1981'de 5 milyon dolar aldığı şeklindeki ipe sapa gelmez dedikoduların da, ayıklanması gerekirdi. Bunlar, işin ciddiyetini bozuyor. Aslında, "Ergenekon fasa fiso" düşüncesinin benimsenmesi için heyecanla bekleyenler var. Onların ekmeklerine yağ sürülmüş oluyor.