Soruyorlar: "3-5 emekli mi darbe yapacaktı?"
Türkiye'de, darbe öncesi kurgulanan psikolojik harekâtın yabancısı mıyız?
6 Mayıs 2006'da Cumhuriyet'e bombalı saldırı gerçekleşti. Hemen arkasından, 16 Mayıs'ta Alparslan Aslan isimli bir avukat Danıştay hâkimlerini hedef aldı.
18 Mayıs tarihli gazeteler, psikolojik harekâtın ilk adımının başarıya ulaştığını gösteriyordu.
Milliyet: "Laikliğe kurşun"
Hürriyet: "Kaşıya kaşıya-Türban, her fırsatta toplumun gündemine sokuldu. Danıştay, türbanla ilgili aldığı bir karardan sonra hedef gösterildi. Ve Türkiye'yi sarsan alçakça saldırıya davetiye çıkarıldı."
Sabah: "Hedef manşetten, kurşun avukattan"
Radikal: "Türban kararı veren Danıştay'a silahlı baskın."
Cumhuriyet: "Bu kez de aynı el" "Vakit hedef göstermişti"
Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in cenazesinde AK Parti laiklik karşıtı ilân edildi; hükûmet görevlilerine hakaretler yağdırıldı. Cenaze töreni, 2007 Nisan'ında başlayacak cumhuriyet mitinglerinin adeta bir provasıydı. İlk cumhuriyet mitingi Ankara Tandoğan'da gerçekleşti. (14 Nisan 2007) 18 Nisan 2007'de Malatya'da Zirve Kitabevi'nin sahipleri öldürüldü. Elebaşı Emre Günaydın, "Konuşmayacağım, devlet bana koruma sözü verdi" deyip duruyor. 24 Nisan 2007'de Abdullah Gül cumhurbaşkanı adayı oldu. 26 Nisan 2007'de Nurullah İlgün YÖK binasını bastı; birkaç el ateş etti, sonra kaçtı. Hedefinde, sözde, hükûmete karşı sıkı bir muhalefet yörüten YÖK Başkanı Erdoğan Teziç vardı. İlgün, yakalandığında üzerinden Kuvayı Milliye Derneği üyelik kartı çıktı. Ayrıca, İlgün'ün, Veli Küçük'ün ajandasının 2006 tarihli yaprağında da ismi tespit edildi. Zaten Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Aslan da, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği'nin kartını taşıyordu.
9 Mart şablonunu alın, tıpkı Ergenekon'a uyuyor. 9 Martçılar da, Batı karşıtı, Baasçı bir sistem peşindeydiler. Bunun için asker-sivil aydınlar el ele vermişti.
Türkiye bu yollardan çok geçti. Ama her zaman papaz pilav yemiyor.