"Bülent Arınç'ın suikast iddiası ciddiye alındı; bizimki önemsenmiyor" şikâyeti haklı mı? Deniz Baykal, bu konuda hükûmetin laubaliliğinden yakıyor ama suikast iddiasının gayriciddi olduğu baştan beri hissediliyordu. Sözde Mustafa Sarıgül talimat vermiş, Baykal, 13 Nisan'da, AB Komiseri Stephan Füle ile görüşmesi sırasında dizinden vurulacakmış. Rakibini bertaraf edecek kişi, onu dizinden vurdurarak, mağdur ve kahraman haline getirir mi? Birinci sakatlık burada. İkincisi, olayın, kamuoyu ile paylaşma zamanlaması. Kaset hadisesi patlak vermiş; Baykal suskun evine çekilmiş. Önder Sav, bir basın toplantısı yaparak, birdenbire gerçekleşmemiş bir suikast dolayısıyla Mustafa Sarıgül'ü suçluyor. İddiadaki üçüncü sakatlık ise şu: Füle ile görüşme 13 Nisan'da gerçekleşmiş; ihbar mektubu 15 Nisan'da Emniyet'e ulaşıyor. Mektupta, "Dizinden vurdurulacaktı ama son anda vazgeçildi" deniliyor.
Hürriyet gazetesinden Fatih Çekirge'nin bu konuda yazdıkları da ilginç. Sav, suikast meselesinde konuşmak istememiş; Baykal onu zorlamış ve ikisi arasındaki ipler kopacak noktaya gelmiş. (11 Mayıs 2010-Hürriyet) Suikast meselesinin, partide de pek ciddiye alınmadığı ortada.
Ve nihayet gerçek anlaşılıyor: Mustafa Sarıgül'ün, Deniz Baykal'ı vurdurmak için tetikçi tuttuğu ihbarını yapan Ş.K. (27 yaşında), ihbarda adı geçen kişilerin babasıyla ticari ilişkilerinde sorun yaşadığını, onlardan öç almak üzere bu asılsız ihbarı yaptığını söylüyor.
Baykal'a yönelik suikast iddiaları, kapısında, Özel Kuvvetlere mensup askerler yakalanan Bülent Arınç'ınkine benziyor mu? Birisi 1983 doğumlu Ş.K.'nin kurguladığı bir senaryo. Ortada sadece geç gelen bir ihbar var ve belirtilen tarihte böyle bir ateş de edilmemiş. Diğeri ise, hâlâ mahiyeti tam anlaşılamayan bir takip olayı.