* Projedeki ilk iki kurucu ortağınız Ciner ve Doğuş Grupları oldu. Bu işbirliği ne getirecek?
Her şeyden önce sinerji getirecek. Türkiye'de çok başarılı kurumlar var. Bizim ortaklık yaptığımız ilk ikisi Doğuş Grubu dünya çapında bir grup. Ciner Grubu Türkiye'nin en büyük medya ve enerji gruplarından bir tanesi. Şuna değer vermeleri bence çok önemli. Bu gruplar İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin yapmaya çalıştığı sosyal sorumluluk, sanat, kültür hizmetini gördüler ve buna destek olmaya karar verdiler. Yani tek başlarına bir şey yapmak yerine, enerjilerini, imkânlarını bir araya getirdiler. Hatta biz onlarla birlikte buraya yeni ortaklar da katacağız. Bu ne demek olacak?

* Projede sizi en çok ne heyecanlandırıyor?
Benim orada rüyalarımı Uluslararası Residans Programı süslüyor. Lojmanlar var. Biz burada 80 tane butik otel tarzı suit yapacağız. Sonra da dünyanın dört bir yanından sanatçılar gelecek. Sadece ressamlar değil, müzisyenler, sinemacılar, iletişimciler, bilim adamları, sosyologlar gelecek. Bunlar burada yaşayacaklar. Kimi bir yıl, kimi üç ay, kimi altı ay kalacak, çalışacak, üretim yapacaklar. Düşünün aynı anda Gürcistan'dan bir müzisyen, Ermenistan'dan bir heykeltıraş, Çin'den bir sosyolog, Ortadoğu'dan bir sanatçı birlikte bahçede çalışıyor olacak.