OECD bünyesinde çalışmalarını yürüten Uluslararası Ulaştırma Forumu'nun (ITF) 'kıtaları bir araya getirmek' temasıyla 27 Şubat pazartesi günü gerçekleştirdiği toplantının ana başlığı 'Avrupa ile Asya arasında sürdürülebilir ulaşım erişebilirliği adın Azerbaycan'ın rolü'ydü. Toplantıda, Azerbaycan'ın Fransa Büyükelçisi Leyla Abdullayeva başta olmak üzere, Azerbaycan adına katılan karayolu, demiryolu ve denizyolu taşımacılığı uzmanlarının sunumları ve paylaştıkları haritalar, Türkiye ve Azerbaycan'ın önümüzdeki 50 yıl küresel ticaretin en kritik koridorlarından birisi olma vasfını daha da derinleştirecek olan 'Orta Koridor'un olmazsa olmaz iki ülkesi olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyordu.
Bilhassa, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle, Avrupa ile Asya arasındaki 'Kuzey Koridoru'nun adeta işlemez hale geldiği, bölgesel anlaşmazlıklar ve gerginlikler nedeniyle, 'Güney Koridoru'nun zorluklarla karşı karşıya olduğu bir ortamda, Türkiye ve Azerbaycan'ın ortaya koyduğu 'İki Devlet-Tek Millet' beraberliği, Türk Devletleri Teşkilatı'nın güçlü varlığı ile birlikte, Çin'den Avrupa'nın her noktasına uzanacak güçlü bir ulaşım ve lojistik ağında, tüm Türk devletlerinin 'kazan-kazan' ilkesi ile, paha biçilmez bir yüksek katma değeri birlikte oluşturabilmelerini sağlayacak. Bu noktada, 'kıtaları bir araya getirmek' deyince de, bunun sadece Avrupa ile Asya arasında ulaşım ve lojistik ağı ile sınırlı olduğunu düşünmeyelim. Aynı zamanda, 'Yükselen Afrika'nın önümüzdeki 50 yıl artan bir tempoda 'çekim merkezi' olacağı dikkate alındığında, 'Orta Koridor' sadece Avrupa ile Asya'yı değil, aynı zamanda Asya ile Afrika'yı da birbirine bağlıyor olacak.
Üstelik, 2100 yılında 4,9 milyar ile dünyanın en kalabalık kıtası olacak Asya dünya nüfusunun yüzde 44'ünü temsil ederken, 4,4 milyara ulaşmış olan Afrika ise dünya nüfusunun yüzde 39'unu temsil ederken, iki kıtanın dünya nüfusunun yüzde 83'ünü temsil ediyor olması, iki kıta arasında 60 trilyon dolar düzeyinde bir küresel ticaret hacminin oluşabileceğine de işaret ediyor. Bu nedenle, Türkiye ve Azerbaycan'ın 'vazgeçilmez' bir role sahip oldukları Orta Koridor, bugünden sadece önümüzdeki 50 yıla değil, 75, hatta 100 yıla iddiası olan bir ulaşım ve lojistik ağı olarak öne çıkmakta. Bu nedenle, Orta Koridor'u temsil eden tüm ülkeler arasında güçlü bir tam otomasyona sahip 'Gümrük Dijital Altyapısı', söz konusu ülkeler arasında giderek derinleşecek hem üretim, hem de bölgesel ve küresel ticaret işbirliği adımları, Orta Koridor'daki ülkelerin milli gelirlerini adeta katlayacak sonuçları da beraberinde getirecek. Orta Koridor, orta ve uzun vadede bölgesel ve küresel gıda ve enerji arz güvenliği açısından da önemli roller üstlenebilir ve üstlenmeli.
İşte, tam bu noktada, 'asrın felaketi'ni yaşamış deprem bölgemiz açısından da, yepyeni bir hikaye, şehirlerimizin geleceğini daha iddialı bir sürece taşıyacak bir süreç karşımıza çıkıyor. Orta Koridor'daki işbirliği Asya ile Afrika'yı da birbirine kenetleyecek ise, bugün deprem felaketi yaşayan illerimizden, şehirlerimizinden iki büyük kıta arasındaki ulaşım ve lojistik ağına, üretim ve ticaret ağına yönelik yepyeni bir hikaye çıkarabiliriz. Hatay ve Antakya'yı iki kıtanın ve bölgenin 'tarım üretim merkezi', İskenderun ve Mersin'i bölgenin deniz lojistik merkezi, Adıyaman ve Kahramanmaraş'ı karayolu lojistik merkezi, Gaziantep, Adana ve Kahramanmaraş'ı sanayi üretimi, ihracat ve demiryolu lojistik merkezi yapabiliriz, Bölgede, bir kez daha asla depremle yıkılmayacak, deprem izolatörlü, tek katlı lojistik merkezi ile, deprem bölgesini Orta Koridor ile Afrika'nın bir numaralı ulaşım ve lojistik merkezi yapabiliriz. Bu projeyi, Can Azerbaycan ile birlikte yürütüp, hem deprem bölgesini tarihi ve yeni bir geleceğe, hem de iki kardeş ülke için de katlanan bir katma değere taşıyabiliriz.
