Günlerdir önüme, Sakarya'da cinsel taciz iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılan ve tutuklanan bir tarikat lideriyle ilgili haberler düşüyor. Bu tür konular midemi bulandırdığı ve canımı sıktığı için yine ayrıntıları incelemedim. Ama üstün körü baktığım kadarıyla pedofiliye kadar varan ciddi suçlamalar söz konusu.
Tartışmada benim ilgimi çeken noktaysa muhafazakâr ve dindar çevrelerin, hükümete yakın yazarların özeleştiri telaşı.
Belli ki ateşi görünce ortalığa fırlayıp "Bütün imam hatipliler sapıktır, sahtekârdır, tecavüzcüdür" diye saçmalayan şarlatanların veya "Belediyelerdeki türbanlıların sayısı artıyor" haberiyle kariyer yapan medya maymunlarının gazına geliyorlar.
Bu alınganlığın başka bir açıklaması var mı?
Öyle ya, sapık sapıktır. Ve probleminin kaynağı, inancı, ideolojisi, ırkı, işi, siyasi pozisyonu değil kişiliği ve tercihidir.
Bu olayda zanlının kurbanları kandırmak için kullandığı aracın inanç istismarı olması ise ne söz konusu dini bağlar ne de o dine inananları...
Tıpkı, kendisini Marksist-Leninist olarak tarif eden PKK'nın ya da benzerlerinin çocukkadın istismarlarından sol ideolojiyi sorumlu tutamayacağımız gibi.

***

Bu arada siz hiç, solcu, seküler kimliğiyle tanınan kişilerin ya da kurumların adının karıştığı taciz-tecavüz skandallarında benzer bir "cephe savunmasına" şahit oldunuz mu?
"Cumhuriyet değerleri"yle reklamı yapılan okulda, vakıfta, yurtta taciz-pedofili iddialarıyla ilgili haberlerde bir kişinin de çıkıp "Atatürkçülük tartışması" yaptığını gördünüz mü mesela?
Unuttuysanız geçmişi boş verelim bugüne gelelim...
Son olarak tecavüzle suçlanan milletvekillerinin yaptığı rezaleti üstüne alınan, ideolojik izahata soyunan HDP'li varsa gösterin?
İş isteyen kadına tecavüz ettiği iddia edilen ve görüntüleri ortalıkta dolaşan Didim Belediye Başkanı'nın partisinden ya da yandaş gazetecileri arasından "CHP'liler de bu konuda özeleştiri versin, örgütün ilkeleri, mekanizması ve işleyişi bu sorunu doğuruyor" diyen oldu mu?
Haklısınız, belki de ileride cumhurbaşkanı adayı olur, fazla şey yapmayalım diye düşünüyor olabilirler!

***

Kaldı ki konumuz olan olayda suçlamaların odağındaki kişi de bu tarz işlere teşne, kullanışlı bir tipe benziyor.
15 Temmuz'dan birkaç ay önce, Erdoğan'a karşı "fetvaları" nedeniyle Soner Yalçın'ın Karanlık Odası tarafından piyasaya sürülüp hakkaniyetli tarikat lideri bilmem ne "efendi" diye cilalanması da kafalardaki şüpheleri artırıyor. Hatta bu garip ilişkiden ötürü, 28 Şubat öncesi piyasaya sürülen Aczimendilerin liderlerine atfen bu şahsa Karanlık Odanın "Ali Kalkancısı" diyenler bile var.
Bu seviyede bir manyak üzerinden hayatınızı, pratiklerinizi sorguluyorsunuz, gidin Adnan Oktar üzerinden de bir özeleştiri kaleme alın bari. Başlığını da "Adnan Hoca'nın suçu ne" koyarsınız. Çok tıklanır, eğleniriz de.