Türkiye, 2013'te büyüme hızını artırma niyetinde... 2012'deki "fren telaşesi" gösterdi ki düşük vitese uygun bir ekonomiye sahip değil. Üstelik bu yeniden yüksek büyümeyi, mali disiplini bozmadan, bütçeyi açmadan yapmamız gerekiyor. Maliye Bakanı, özelleştirmede rekor yıl beklentisini dile getirdiği sırada S&P'nin "Türkiye'yi izlemeyi sürdüreceğiz" açıklaması çoktan yapılmıştı bile. Ancak kamunun S&P ile çalışıp çalışmayacağı henüz net değil. Öyle ya da böyle kredi notu kuruluşlarının, baharla birlikte Türkiye'nin notunu 1-2 basamak artırabilecekleri beklentisi, küresel arenada konuşulmaya başladı.
Burada çok kritik bir ayırt söz konusu...
Notu artan ülkenin daha fazla yabancı sermaye alması, gayet doğal bir süreçtir. Fakat bu süreçte eğer kredi notu hâlâ "hak ettiği düzeyde" değilse, şirket evliliklerinde firmalarımızın ucuza gittiği gerçeği de masadadır.
Özelleştirmeden rekor beklerken raftaki KİT'lerin sayısının da hızla azaldığı ortamda, bana göre biraz sabır, zafer getirebilecektir. Hele ki yaza doğru "notu artırılmış Türkiye" yatırım yapılabilirlik kriterlerindeki yeni göstergeleri sayesinde daha iyi satışlar yapabilir.
Bu durumun özel sektördeki yansıması, KİT satışlarından daha da önemli olacaktır. Zira daha önce büyükler üzerinden giden şirket satınalma ve ortakları şimdi, KOBİ'ler düzeyine inmiş durumdadır. Bir ülkenin KİT'i ucuz giderken özel sektör firması da paralel fiyat oluşumu gösterir. Bu açıdan bana göre satıp savmada sabırlı olmak, zafer getirebilir.
Milli Piyango'nun iptal edilen satışı ardından yeni özelleştirme süreci, danışman firma seçimi noktasına geldi. Oluşacak fiyat, elbette ki iptal edilenin çok üzerinde olacak. Ben bu satışın, not artışıyla paralel yürütülmesinin, Milli Piyango ile Bütçe'ye sağlanacak katkıyı en tepe noktasına taşıyacağı kanaatindeyim.
Yabancı sermayede "ne olursan ol yine gel" dönemini geride bıraktık. Şimdi "men sabere, zafere..." dönenimdeyiz.
Zafer sabredebilenindir...