Pirinçte GDO var mı yok mu? Mersin'deki ABD menşeli pirinci temize çıkaran TÜBİTAK raporu... Kafalar bir kez karışmaya görsün, doğru ile yanlış birbirine giriyor. GDO'nun açılımı Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar... Mühendislerin, çeşitli teknikler kullanarak organizmaların genlerine yaptığı müdahaleyi anlatıyor.
Misal "hastalığa haşereye dayanıklı olsun, daha çok besin değeri içersin" türü gerekçelerle bizdeki yonca, kanola, pamuk, keten, mercimek, mısır, kavun, erik, patates, pirinç, soya, şeker pancarı, ayçiçeği, tütün, domates, çikolata, buğdaya uygulanmış bile...
Bir yasası dahi var. Çıkarmakla övünüp "denetlemeyi unuttuğumuz" yasa, ortalıkta GDO bulaşmayan ürün bırakmamış. İşin tuhafı, tüketici olarak henüz "son kullanma tarihini sorgulama" konusunda bilinçlenmişken, şimdi de başımıza GDO karmaşası çıkıverdi. Zararlı mı değil mi sorgusuna dahi gelemiyoruz. Zira satın aldığımız üründe GDO var mı yok mu, bilemiyoruz. Neden GDO'lu üretim yaparsınız ve daha da önemlisi, niçin bunu halktan saklarsınız? GDO'cuların maliyeti 3'te 1'den 10'da 1'e kadar indirdiğini biliyoruz.
Burada sorun GDO'lu üretimin "denetlenemeyişi" ve bunu kim yapacak? Belediye mi polis mi jandarma mı yoksa Tarım Bakanlığı mı? Bakanlığı "GDO'ya izin verebilecek tek merci" biliyoruz. Fakat GDO'yu gıdanın içine gizleyen ve bunu ambalajına yazmayı "unutan" firmalara herhangi bir yaptırım yok. Çünkü bunları caydıracak hiçbir güç yok.
Tartışmasız bir gerçeğimiz var ki; Genetiği Denetleyemeyen Organizasyonlar diyarı Türkiye. Gen'in etik'ini oturtmayınca sorunu denetimle çözemeyeceğiz.