Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile 3 Nisan'da Washington dönüşü İstanbul'a indikten sonraki basın toplantısından çıkarken bana sordu:
- Ekonomi nasıl gidiyor?
- 2015 büyümesi iyi geldi. Kişi başına milli gelirimiz 9 bin 261 dolara inmişti ama yön yukarı doğru döndü. Bir dinamizm var.
Ayrıca sizin Washington'da buluştuğunuz 21 uluslararası şirketin Başkan ve CEO'larından bazılarının 'Biz Türkiye'ye güveniyoruz ama Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın verdiği güven duygusu da çok etkili oluyor' yorumlarını duyduk" demiştim.
Cumhurbaşkanı; "O masadaki şirketlerin toplam büyüklüğü 1 trilyon dolardan da fazlaydı. İnşallah artacak uluslararası yatırımlar. Hem bunu arkamdan değil yüzüme de söylesinler" karşılığını vermiş ve tebessüm etmiştik.
Görüyoruz ki masa 6 ayın ardından 1 trilyon $'dan 4 trilyon $'a çıkmakla kalmamış, Erdoğan'a duyulan güven, bu kez yüzüne karşı yinelenmiş. Hem de defalarca…
New York'taki dünya devlerinin iştirak ettiği toplantıda temel vurgu yine güven ve liderlik üzerine yoğunlaştı. Karmaşada yol alan dünyada istikrara duyulan ihtiyaç arttı. Ekonomideki durgunluğu aşma yönündeki gayretlerin şekillendirdiği gelecek planlarının tümünde; "Türkiye ve liderlik" vurgusu var.
Masadaki katılımcılardan Başbakanlık Yatırım Ajansı Başkanı Arda Ermut'la konuşuyorum;
"üresel devlerin liderlik vurgusu çok sık tekrarlandı. 6 ay önceki toplantıda yatırım ikliminin iyileştirilmesi için istenen tedbirlerin bu kadar kısa sürede gerçekleştirilmesine şaşırdılar."
Doğrudur. Washington'daki toplantıdan bu yana bölgede ve ülkemizde yaşanan gelişmeler ve Türkiye'nin darbeci haydutları tepelemesi, Suriye'de aktif politika yapıcı tutumu, ülkemizin dayandığı dinamikleri yeniden test etti. Birleşmiş Milletler'deki konuşma ile özetlenen bu gücümüz, dünya devlerinin dilini de şekillendirdi: "Türkiye'yi denklemden çıkar, bölge çöker. Bölge çökerse dünya karışır. Bölgenin artık bir lideri var."
Masanın katılımcı profiline bakınca bu kanaattekilerin yalnızca ABD merkezli sermaye değil bütün coğrafyalar olduğunu anlıyorsunuz. Katar'dan geleni de vardı İsviçre'den geleni de… Yunan asıllısı da vardı masada Amerikalısı da…
Şu FETÖ musibetinin hayra vesile olan kısmı içimizdeki gizli gücümüzü ve dünya sahnesindeki vazgeçilmez rolümüzü bizlerin daha iyi anlamasını sağlamasıdır.
