CHP'de yaşanan "ulusalcı- yenilikçi", "ev sahibi- misafir" kavgası sürüyor ama asıl hesap anlaşılan bambaşka...
Önceki akşam CHP yönetiminden bir isimle konuşurken, Birgül Ayman Güler'i kastederek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu tür "ırkçı yaklaşımlara" sert çıkıp bir ayar vereceğini söyledi.
Sadece o değil çok sayıda insan Kılıçdaroğlu'ndan "ayar" bekliyordu.
Ancak olmadı. Kılıçdaroğlu, ırkçı çıkışa ayar vermediği gibi genel uyarıyla yetindi ve Ergenekon'daki pozisyonuna da sahip çıktı.
Peki, bu ne anlama geliyor?
Anlamı çok açık: CHP yeni İmralı sürecinin karşısında yer almanın zeminini hazırlıyor. Tıpkı Habur sürecinde olduğu gibi bu kez de MHP ve bir kısım küçük partilerle birlikte "Türk-Kürt" gerginliğine oynayacak.
Bu da Birgül Ayman Güler'in Meclis kürsüsüne çıkıp fitili ateşlemesinin bir arka planı olduğunu gösteriyor.
Meclisteki o toplantıya "yenilikçiler" olarak adlandırılan siyasi aktörlerin katılmaması da Kılıçdaroğlu'nun böylesine kırılma yaratacak bir konuda "idare-i maslahatçı" bir tavır sergilemesi de tesadüf değil.
Bir hesaba, bir projeye dayanıyor. Türklük kaygısı üzerinden yükselecek dalgayı yöneterek Habur gibi yeni sürecin başarısızlığı hedefleniyor. Bir anlamda son koz oynanıyor.
Bu, 2007'de ve 2009'da statükoyla el ele veren CHP'yi hatırlatıyor.
Kürt meselesi gibi ülkenin kan kaybetmesine neden olan bir sorunun çözülüyor olması önemli değil. Önemli olan AK Parti'nin zora sokulması.
Peki, bunu bir kez daha başarmak mümkün mü? Devlet de toplum da çok değişti. Türkiye toplumunun büyük kesimi sürece sıcak ve umutla bakıyor. O kadar umutla bakıyor ki, Türk sinemasının konuşmamasıyla ünlü sanatçısı Türkan Şoray bile ilk kez sessizliğini bozup barışa destek verdi.
Daha ilginci CHP tabanının tavrı...
Andy-Ar'ın son araştırmasına göre CHP'ye oy verenlerin yüzde 58'i yeni İmralı sürecini destekliyor.
Öcalan ve PKK-BDP hattı da 2009'dan çok farklı bir yaklaşım içinde.
Bu nedenle ikinci bir Habur ihtimali çok az... Ama zor ve karmaşık bir sorun olduğu için riski var... Bu riski en aza indirmek de demokrasi ve barışı isteyenlere düşüyor.
