Çözüm sürecinde son düzlüğü girildi.
Bırakın üzerinde anlaşılan 10 maddelik metni, Dolmabahçe'den Türkiye ve dünyaya verilen fotoğraf bile başlı başına çok şey anlatıyor.
Ortada güçlü bir siyasi irade var. Sürecin mimarı Cumhurbaşkanı Erdoğan, süreci hükümet programının parçası haline getiren Başbakan Davutoğlu ve AK Parti hükümeti, sorunu çözme kararlılığından hiç vazgeçmedi.
Kürt siyasi hareketi içinde farklı sesler olmasına rağmen hareketin lideri Öcalan da aynı kararlılığı gösterdi.
Bu kararlılık barışa çok yaklaştığımızın işareti.
Bu tabloya bakıp, "AK Parti'yle barış gelmez" diyenler, atılan adımı seçim yatırımı olarak görenler ne yazık ki kendi beklentilerini dile getiriyor.
Çevremizde böyle beklenti içinde olan ama ezberi bozulan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş gibi az da olsa siyasetçi ve aydın da var. Onlara rağmen hayatın gerçeği barışı dayatıyor. Sadece son iki yılda yaşanan çatışmasızlığın nasıl bir umut yarattığı ortada.
Toplumun ezici çoğunluğu barışın tadını aldı ve vazgeçmek istemiyor. Bu yüzden ortaya konulan siyaset konjonktürel değil, köklü bir değişimin eseri. Uzun yıllar dağda savaşıp ovaya dönen bir HDP'li şöyle diyor: "Barışın ne anlama geldiğini en iyi dağda savaşanlar bilir. Bu yüzden bazı siyasi aktörlerin söylediklerine bakmayın. Asıl önemli olan Öcalan'ın ne söylediğidir.
Öcalan'ın silahlı mücadeleyi Türkiye'de sonlandırma kararı stratejik bir karardır. Türkiye'de bir daha çatışma olmaz. Ayrıca artık bölgede eski sosyalist ütopyalar kalmadı. Reel politikalara dönüldü. Bölgedeki tüm Kürtler de çıkarlarının Türkiye ile birlikte hareket etmekte olduğunu görüyor."
Dolmabahçe'de Türkiye toplumuna sunulan 10 maddelik demokrasi vaadi, bu gerçekçi dönüşümün bir yansıması. AK Parti'nin 2011 seçim vaatleri, 2012 kongresindeki 62 maddelik değişim talepleri bu 10 maddeyle neredeyse birebir aynı.
Bu yüzden dile getirilen talepler sadece AK Parti'nin veya sadece PKK çevresinin talepleri değil, Türkiye toplumunun yüzyıllık demokrasi arayışının bir sonucu. Öyle bir noktaya gelindi ki hem barışı gerçekleştirmek hem de demokrasiyi inşa etmek fırsatı karşımızda duruyor.
