Düne kadar otomotiv bayiliği bir meslek olarak görülmüyordu. Parasını nereye yatıracağını bilmeyenlerin ağzının suyunu akıtan ikinci bir işti. Özellikle, satış rekorlarının kırıldığı dönemlerde kuyumcu, kabzımal, müteahhit gibi hemen hemen her işkolundan yatırımcı, otomotiv bayiliğine soyunuyordu.
Ekonomik ve siyasi krizlerle pazarda ani iniş ve çıkışlar yaşanması, rekabetin artması, bu fotoğrafın değişmesine neden oldu. Otomotive ikinci iş olarak bakanlar, kurumsallaşamayanlar ayakta kalamadı. Kuyumcu, kabzımal bayi dönemi kapandı. Yetkili satıcılık bir meslek haline geldi. Yatırımcının birinci ve en önemli işi oldu. Türk otomotiv yetkili satıcılarının Avrupa'dakilerden hiçbir farkı kalmadı. Satış ve satış sonrası hizmetlerinde Avrupalı meslektaşlarını bile solladılar.

Sınırda bayi başvurusu arttı
Ancak, duyduğuma göre kuyumcu ve kabzımalların otomotive ilgisi yeniden kabarmış. Peynir ekmek gibi otomobil satıldığını gören, bayilik için distribütörlerin kapısını çalıyormuş. Sadece pazara giren yeni markalar değil, mevcut markalara da bayilik başvurusu yağıyormuş. Özellikle, vizelerin kaldırıldığı komşu ülkelerin sınırındaki kentlerde yetkili satıcılık başvuruları patlamış. Bunun en büyük nedeni, bu bölgelerde ticari hayatın canlanması ve otomotiv satışlarının artması.
Ama otomotiv, sadece bugün değil yarın da önemli bir yatırım olma özelliğini sürdürecek. Çünkü, Türkiye'de otomobil sahipliği dünya ortalamalarının çok altında. Yani büyük bir potansiyel var. Talep artıp, pazar büyüdükçe bugünkü yetkili satıcı örgütlenmeleri yetersiz kalacak. Mevcutların yanına yeni bayiler eklenecek.
Otomotiv, sadece kabzımal, kuyumcu değil, başka meslek gruplarının da ilgi duyacağı bir sektör olmaya devam edecek.