2013'ten bu yana Türkiye'nin enerjisini tüketmeye, başını iç meselelerden kaldırmasına fırsat vermemeye çalışıyorlar.

Dünyanın dört bir yanından onlarca devlet Irak ve Suriye'de gemileri, uçakları, askerleriyle cirit atıyor.

Ancak Türkiye 'Bensiz denklem kuramazsınız' dedikçe başına çorap örülmek isteniyor.

***

Bölgemizde haritaların güncellenmek istendiği bir dönemde küresel güçlerin ateşe benzinle yaklaştığı en tehlikeli senaryonun ise mezhep çatışması olduğu biliniyor.

Bölge ülkeleri Şii-Sünni diye bloklaştırılmaya çalışılıyor. Türkiye ise mezhepçilik fitnesinden geri durmaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çizdiği "Ne Sünni ne Şii, İslami" dediği hatta durmaya çalışıyor.

Türkiye, bölgede oynanmak istenen bu kalleş senaryoya karşı kendi hamlelerini atmak zorunda.

***

Kürt meselesi ve azınlıkların gayrı menkullerinin iadesi gibi konularda çok önemli açılımlar ve adımlar atıldı. Ancak, Türkiye'nin önemli konu başlıklarından biri olan Alevilerle ilgili açılım girişimleri hep çalışma ve proje safhasında kaldı.

Birçok terör örgütü üzerinden yıllardır Türkiye'de Alevi kardeşlerimizin hassasiyetleri kaşınmak isteniyor.

AK Parti hükümetinin, seçim beyannamesine de koyduğu Alevi ve Roman açılımları ile ilgili somut adımlar atmak için kolları sıvadığını görüyoruz.

***

Başbakan Ahmet Davutoğlu, geçen hafta Çankaya Köşkü'nde Alevi temsilcilerden sorunlarını ve taleplerini dinledi.

Alevi dedelerinin Başbakan'a, "'Açılım' denilince 'dedelere maaş' tartışması başlıyor. Talebimiz kültürel haklar" dediği basına yansıdı.

Başbakan Davutoğlu'nun da bu konuda hükümetin bir Alevi açılımı paketi getireceklerini ve cemevlerine statü tanınacağını vurgulayarak onlara "İsteyen camiye isteyen cemevine gider, kim nerede ibadet yapmak istiyorsa istediği yere gider" dediği aktarılmıştı.

***

Marjinal örgütler üzerinden Alevi okuması yapmaya çalışanların aksine tanıdığım gerçek Alevilerin hepsi vatanına ve milletine düşkün insanlar. Hataylı bir emekli devlet memuru ile tanışmıştım geçen yıl, "Kızım çevremde dile getiremiyorum ama ben eski Türkiye'yi iyi biliyorum. AK Parti'nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son 13 yıldır neler yaptığını da iyi biliyorum. Dersim katliamını kimin yaptığını da 70 yıl sonra kimin özür dilediğini de tüm Aleviler iyi biliyor.
Son 4 seçimde de oyumu AK Parti'ye verdim. Ancak gençler internetteki propagandalardan çok etkileniyor. Lütfen hükümet Alevi gençlerin durumuyla ilgili bir şeyler yapsın" demişti.

Geçen hafta da Alevi olan bir arkadaşımın ilk defa tanıştığım ablası Fatma Öztürk ile sohbet etme imkânı buldum. İlk kez tanışıyorduk ama sohbet edecek o kadar çok ortak konu çıktı ki laf lafı açtı.

En sonunda arkadaşımın diğer ablası "Ben AK Parti'ye üyeyim" deyip konuşmalaramızın çoğuna katıldığını söyleyince arkadaşım şaşırdı. Ablasına 'Nasıl yani?' bakışı atınca ablası devam etti; "Sağ kesim Alevilere bazen çok kategorik yaklaşıyor. Bu aslında yılların getirdiği bir 'tanımama' durumundan kaynaklanan karşılıklı ön yargı. Alevi kızlarla başörtülü kızlar arasında mesela umduğumuzdan çok daha fazla sağlam dostluklar var. Erdoğan'a bırakın hakaret etmeyi, onu seven ve oyunu benim gibi AK Parti'ye veren çok Alevi var!"

Arkadaşım daha sonra yeminle ablasının AK Parti'ye üye olduğunu bilmediğini ve çok şaşırdığını söyledi. Ben de gülümsedim

***

Önümüzdeki günlerde bu memleketin mazlum ve vatansever güzel insanları Alevi kardeşlerimizin sorunlarının çözümü için Hükümetin çok ciddi ve sevindirici adımlar atacağına inanıyorum. Özellikle Tekke ve Zaviyeler Kanunu'yla ilgili değişim bir çok ocağı ve irfan merkezini mutlu edecektir.

Başbakan Davutoğlu'nun yol haritasını ve takvimini açıkladığı Alevi açılımı, inşallah gönüllerdeki yaraların daha hızlı kapanmasına vesile olacak…