Süper Kupa finaliyle ilgili birçok gözlemim var... Öncelikle iki takım da ileride kaybettiği toplardan sonra ilk hücum preste başarı sağlayamadığı zaman, takım halinde geriye dönerek alan daraltmaya özen gösterdiler.
Bu anlayış günümüz futbolunun istediği önemli bir ilkedir. Tabii ki bu görüntüde karşılıklı pozisyon zenginliği bulmak mümkün değildi. Pas araları ile kaleci ile karşı karşıya kalınacak pozisyonlar olmadı.
Bu derbiden sonra genel olarak tekrar bir konuya değinmek istiyorum. Bizim ligimizin temposu Avrupa üst düzey liglerinin oldukça gerisinde kalıyor.
Sezon başı gibi görüşlere katılmıyorum, çünkü futbol artık bütün sene oynanıyor. Fizik güçteki futbolumuzun yetirsizliği EURO 2016'da da açıkça görülmüştü.
Galatasaray cephesine baktığımızda en çarpıcı artı; Riekerink'in takıma yüklediği fizik kondisyondu. Oyuna girdikten sonra hazır olmayan Eren Derdiyok'un pasif kalmasına rağmen hızlı driplinglerle sürekli ileriye top taşıyan takımın en etkili ismi Bruma'nın yorulduğu uzatma bölümü hariç, Galatasaray sahada ayakta kaldı. Galatasaray'ın eldeki kadrosunda iyi ve deneyimli oyuncular var. Yeni transferlere baktığımızda Tolga Ciğerci'nin uyum sürecini geçtikten sonra katkı vereceği görüşündeyim. Eğer Eren Derdiyok ve Serdar Aziz'in sakatlıkları nüksetmez ve kısa sürede fizik açıklarını kapatırlarsa ligde iddialı bir Galatasaray gündemi gelir. Beşiktaş derbide Gomez ve Sosa'nın yokluğunu ofansif girişimlerde ciddi olarak hissetti. Ataklar olgunlaşma döneminde etkinliğe ulaşamadı.
Gomez gibi önemli ve faydalı bir santrfor bulmak şu an için mümkün değil. Ama birinci sınıf bir santrfor transferi şart. Eğer Sosa da gidecekse yine benzer yapıda bir orta saha oyuncusu gerekli. Aksi takdirde Şampiyonlar Ligi'nde başarı hayal olur.
Avrupa kulvarı ayrıcalıklı bir yer. Beşiktaş geçen sene hak ederek lig şampiyonu oldu.
Ayrıca takımın iyi futbol oynadığında herkes hemfikirdi. Ama unutulmamalı ki Gomezli kadrosuna rağmen Beşiktaş, Avrupa Ligi'nde gruptan çıkamadı.