Hafta başında spor notları yazmak geldi içimden. Okuduğum hiç bir gazetede pek rastlamadığım konular kaldı da kafamda..
Madrid Derbisini izledim, cumartesi gece yarısı.. Real- Atletico..
Ve gördüm ki, bizim derbilerden farkı yok..
Ayni çirkinlikler, ayni hakemi aldatma, rakibi attırma çabaları, ayni hakemin gözünden uzak olunca, rakibi tahrik edecek el ve kafa vurmalar.. İspanya adına utandım..
Bir büyük adam izledim. Ronaldo..
Arkasında, Messi gibi ona çalışan bir takım yok. Tersine, o takıma çalışıyor.. Ve de nasıl çalışıyor.. Adamda her şey var.. En büyük o.. Tartışmam..
Arda'ya, hocası 77 dakika nasıl tahammül etti anlayamadım. Ben böyle bir Arda hayatımda görmedim.
Hayır kötü bile değil.. Oyunda yoktu ki.. Santranın 10 metre önü, on metre arkası saklandı.. Boş koşular yaptı. Atletico topu kapıyor,, hızla çıkıyor. Çıkanlar arasında Arda yok.
Kaptırıyor, hızla geri dönüyorlar. Dönenler arasında Arda yok.. Kendini gösterip top istemiyor. Kırk yılda bir gelen topla tek adam eksiltemiyor, tek oyunu ileri götüren pas veremiyor. Orta oyuncusu değil, oyun kurmuyor, kanat oyuncusu değil, kanat akını yok. Forvet değil, gol pozisyonlarında yok. Savunma oyuncusu değil, savunmada yok.. Peki nerde?. Kayıp.
Arda sorumluluk almaktan korkar, böyle kayıpları oynarsa, formayı kaybeder, bir daha da bulamaz..

***
Atletico Bilbao- Deportivo Coruna maçına, ikisini de yerinde izlediğim için takıldım. Hey Galatasaray.. Bize dünyayı gezdirmiş.. Maçı anlatan NTVSpor spikeri, son adam olduğunu göre göre, "Hakem son adam kabul etmedi" dedi, sarı kartı anlatırken.. NTVspor, yani işi gücü spor olan kanalın spikeri hâlâ "Son adam" diye bir kural olmadığını öğrenmemiş, seyircisini yanıltıyor. "Hakem kör mü" dedirtiyor.. Yahu "Son adam" değil, "Bariz gol şansı" kırmızı kartın adı.. Fuat Akdağ tüm ekibini toplayıp, Güntekin Onay, Rıdvan Dilmen dahil, kara tahtaya beş yüz kez "Bariz gol şansı" yazdırmalı..
***
Galatasaray Kadın Voleybol takımı Fenerbahçe'yi gene yendi. Ama görmeliydiniz, yenmemek için neler yaptılar.. 2-1 ve 16-10 önde iken nerdeyse seti veriyorlardı. Fener 18-17 öne geçti iyi mi?. O set gitse, yıkılan moralle maç da giderdi aslında.. Galatasaray'ın hücum gücü zayıf.. Neriman da, Calderon da sürekliliği olan oyuncular değil. Başka hücum elemanları da yok.. Maçı aslında Galatasaray almadı, Fener almışken, verdi..
Tıpkı Beşiktaş'ın basketbolda verdiği gibi.. Devreyi 14 sayı önde bitirmiş, son beş dakikaya gene 14 sayı önde girmiş Galatasaray'ın o dakikalardaki halini görmeliydiniz.. 4 dakika tek basket atamadılar.. Elinde böyle bir kadrosu olan takım dört dakika basket atamazsa, koçu asarlar, başka yerde..
Bizde basketbol koçluğu hikâye..