Bilim insanları, olarak dünyanın "bilinen en derin mavi deliği" olabilecek bir nokta keşfetti. Bu keşif, dünyanın hala keşfedilmeyen taraflarına ışık tutacağı düşünülse de, ardında büyük gizemler de barındırıyor.
Araştırmacılar, Frontiers in Marine Science dergisinde yayınlanan yakın tarihli bir çalışmada, su altı uçurumunun geniş derinliklerinin nasıl "keşfedilecek bir biyolojik çeşitlilik" barındırabileceğini belirtti.
Aralık ayında yapılan bir tüplü dalış gezisi sırasında alınan yeni ölçümler, Yucatan Yarımadası açıklarındaki Chetumal Körfezi'nde bulunan Taam Ja' Mavi Deliği'nin (TJBH), deniz seviyesinin en az (420 metre) altına kadar uzandığını gösteriyor.
Bu oran, Güney Çin Denizi'ndeki önceki rekor sahibi Sansha Yongle Mavi Deliği'nden (diğer adıyla Dragon Hole) 146 metre daha derin olduğunu gösteriyor.
Discovery.com'a göre bilimsel çevrelerde Karst oluşumları olarak bilinen mavi delikler aslında Buzul Çağı sırasında buzul akıntıları tarafından binlerce yıl boyunca oyulmuş dikey deniz mağaralarına dönüşmüş durumda.
Bu mağaralar, genellikle yüzlerce metre aşağıya kadar uzanır ve aynı zamanda eşit veya daha büyük bir mesafeyi de ölçebilir.
Bununla birlikte, oksijen eksikliği (bu mağaralar hidrojen sülfit gazıyla dolu) nedeniyle mavi mağaralarla ilgili araştırmalar genellikle sınırlı ve insanların uygun ekipman olmadan araştırmaya çalışmalarının mümkün olmadığı bir ortam.
Aslında TBJH ilk olarak 2021'de keşfedilmiş olsa da bilim insanları, mağarayı haritalamak için kullandıkları ses dalgalarına göre hızı hesaplayan eko-siren teknolojisindeki sınırlamalar nedeniyle derinliğini yalnızca 274.32'e kadar ölçebildiler.
TBJH'deki çevresel koşulları araştırmayı amaçlayan bu son keşif gezisi sırasında ekip, doğru ölçümler yapabilmek için iletkenlik, sıcaklık ve derinlik (CTD) profilini kullandı.
Bu son teknoloji cihaz, yaklaşık 500 metre aşağıya uzanan bir kablo kullanarak su verilerini gerçek zamanlı olarak kaydediyor ve yüzeye aktarıyor.
Son teknolojinin gelişmişlik düzeyini kullanmasına rağmen bilim insanları, bu mağaranın maksimum derinliğini ölçemediler.
Bilim insanları bir sonraki gezilerinde en derine kadar ulaşabilmeyi planlıyor. Ayrıca bu üssün potansiyel olarak keşfedilmemiş yaşam formlarını barındırabilecek "karmaşık ve potansiyel olarak birbirine bağlı bir mağara ve tünel sistemi" oluşturabileceğine inanıyor.
Bu yeraltı oluşumu potansiyel olarak su altı kara delik gibi hem uzaya hem de zamana açılan bir kapı bile sunabilir.
2012 yılında Bahamalar'daki mavi mağaraları araştıran bilim insanları, başka hiçbir yaşamın bulunmadığı bu derinliklerinde bakteriler keşfettiler.
Bu durum, diğer gezegenlerde hangi tür yaşam formlarının hayatta kalma kapasitesine sahip olduğuna dair çeşitli bilgiler de sunabiliyor.
