İnsanlar arasında yaygın olarak diyabet olarak adlandırılan diyabet, kandaki glikoz (şeker) seviyesinin normal seviyelerin üzerine çıkmasıdır, bu nedenle idrarda normalde olmaması gereken şeker bulunur. Diyabet, bireyde üç temel semptomla kendini gösterir. Bunlar normalden fazla yemek yeme, tokluk hissi, sık idrara çıkma, ağız kuruluğu ve tatlı tat ve dolayısıyla aşırı içme isteği olarak sınıflandırılabilir. Bunlar haricinde sıklıkla karşılaşılan belirtiler ise;
Diyabetin nedenleri üzerine yapılan birçok çalışma sonucunda genetik ve çevresel nedenlerin diyabette rol oynadığı sonucuna varılmıştır. Temelde tip 1 diyabet ve tip 2 diyabet olmak üzere iki tip diyabette hastalığa neden olan faktörler bu tiplere göre farklılık göstermektedir. Tip 1 diyabet türünde genetik faktörler rol oynasa da, kan şekerinin düzenlenmesinde görev alan insülin hormonunu üreten pankreas organına zarar veren virüsler ve vücudun savunma sisteminin bozulması bu hastalığa neden olur. Tip 2 diyabet türünde ise hücrelerin kan şekerini düzenleyen insülin hormonuna karşı duyarsızlaşması sonucunda görülen diyabet hastalığı türüdür. Sıklıkla karşılaşılan belirtileri ise; aşırı kilolu olma hali, ileri yaş, hareketsiz yaşam ve strestir. Bu iki tür haricindeki diyabet türleri ise latent otoimmün diyabet (LADA), gençlerin olgunluk başlangıçlı diyabetidir (MODY).

HANGİ TÜRLERİ AMELİYAT İLE TEDAVİ EDİLEBİLİR?
Diyabet cerrahi türleri
Diyabet tedavisi, hastalık türüne göre değişir. Tip 1 diyabette farmakolojik beslenme tedavisi insülin tedavisi ile birleştirilmelidir. Hastanın diyeti, doktorun önerdiği insülin dozu ve takvimine göre diyetisyen tarafından planlanır. Karbonhidrat sayımı uygulaması ile gıdaların karbonhidrat içeriğine göre insülin dozları ayarlanabilmekte, tip 1 diyabetli kişilerin hayatı kolaylaştırılmaktadır. Tip 2 diyabetli hastalarda, diyet sürdürmeye ek olarak, tedavi genellikle hücrelerin insülin hormonlarına duyarlılığını artırmak veya doğrudan insülin hormonu salgısını artırmak için oral hipoglisemik ajanların kullanımını içerir.
Cerrahi tedaviler ise tip 2 diyabet türü için tercih edilmektedir. Tip 2 diyabetli kişiler, tip 1 diyabetli kişilerle aynı insülini üretmezler ancak ürettikleri insülini birçok nedenden dolayı kullanamazlar. Bu, hastanın kan şekeri seviyelerinin yükselmesine neden olabilir. Yüksek kan şekeri başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere birçok ciddi sağlık sorununa yol açabilir. Klasik tedaviler, hastalığın kendisini değil, tip 2 diyabetin sonucunu iyileştirmeyi amaçlar. Diyabet cerrahisi hastalığın kendisini tedavi eder. Klasik yaklaşımlara rağmen hastalığı ilerleyen hastalarda diyabet cerrahisi etkili bir tedavi seçeneğidir. Diyabet cerrahisinde sıklıkla tercih edilen yöntemler ise:
Tüp mide işlemi: Tip 2 diyabet ve obezite tedavilerinden biri olan tüp mide ameliyatında midenin büyük kısmı çıkarılır. Bu işlemde sadece yemek borusu ile bağırsakların birleşim yeri kalır, bu da mide sindirim sisteminin devamlılığını sağlar. Tüp mide ameliyatının en önemli amacı, hastanın mide hacmini küçültmek ve daha az yemek yiyerek doymalarını sağlamak, ayrıca grelin salgılayan bölgenin çıkarılması nedeniyle iştahını azaltmaktır.
Mide Bypass ameliyatı: Mide Bypass ameliyatı, tip 2 diyabeti kontrol etmenin etkili yollarından biridir. Bu işlem sırasında mide ve ince bağırsak değiştirilir, midenin alt kısmında oluşan torbalar ve ince bağırsaklar birleştirilir. İnce bağırsağın başlangıçta izole edilmiş olan üst ve alt kısımları yeniden birleştirilir. Mide Bypass ameliyatının amacı mideyi küçülterek gıda tüketimini azaltmak ve ince bağırsaktan gıda emilimini en aza indirmektir.
Transit Bipartisyon ve İleal İnterpozisyon ameliyatı: Her iki ameliyatta son yıllarda diyabetin cerrahi tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerdir. İki ameliyatta amaç gıdalarla ince bağırsakların son kısmana gıdaların erken dönmede ulaşmasını hedefler. Böylece ince bağırsakların sonundan salgılanan hormonlar daha aktif hale gelir. Bu hormonların etkisiyle diyabet ve tansiyon gibi metabolik bozukluklar düzelir.
DİYABET ÖNLENEBİLİR Mİ?
Diyabet genellikle önlenebilir bir hastalıktır. Aktif yaşam, sağlıklı beslenme ve düzenli sağlık kontrolleri ile tip 1 diyabeti önleyebileceği düşünülen bir formül bulunmamakla birlikte, bu risk erken tespit edilip en aza indirilebilir. Tip 2 diyabet için daha fazla önlem alınabilir. Bunun için öncelikle genetik yatkınlığı olanlar ve ailesinde diyabet öyküsü olanlar kontrol ve diyabet geliştirme risklerini belirlemek için düzenli olarak doktorlarına başvurmalıdır. Böyle bir risk varsa, tüm vücudu harekete geçirmek için düzenli egzersizlere özellikle düzenli günlük yürüyüşlere dikkat ederek başlayabilirler.