Pisliğin ne zaman karşısına çıkacağını insan bilemiyor.
Dün saat 13:30'da Denizbank'ın Kızıltoprak şubesine gittim... Makineden para çekeceğim... İki kişi işlem yapıyor... Ben de elimde kartım, makineden iki metre uzakta beklemeye başladım... Dakikalar uzadı gitti; müşteri sandığım iki kişinin işlemi bitmedi... Olabilir... Bekliyorum...
Derken işlem yapanlardan yaşça büyük olanı önümden geçip, hemen yandaki kapıdan bankaya girdi... Ben de makinenin başına geçtim... Ekranda sürüyle bilgisayar kodu vardı... Neden o kadar beklediğim belli olmuştu; makine tamir ediliyordu...
Tepem attı tabii... İnsan dönüp, "Boşuna beklemeyin, makine bozuk" demez mi?.. Şubeye girdim... Adamın önünü kestim... Sordum: "Siz burada mı çalışıyorsunuz?"
"Hayır, ben NCR için çalışıyorum." Sordum: "Peki bana niye makinenin bozuk olduğunu söylemediniz?" Cevap: "Sormadınız ki!" Bu arada adamda bir umursamazlık hali var ki anlatamam.... Defterimi cebimden çıkarıp, "Adın ne senin" diye sordum. Korktu. Söyleyemedi.
Şimdi... NCR dünyanın önde gelen 'bilişim' markası. Firmalara, müşterileriyle ilişkilerini hızlandırmak ve kolaylaştırmak için bin bir yol sunuyorlar. 'Müşteriyi gözünden tanıyan' makineler yapıyorlar mesela. Ama bünyesinde böyle elemanları çalıştırabiliyor işte: Saygısız, terbiyesiz, nezaketsiz, insanlıktan nasibini almamış. Halk arasında bunun köylü versiyonuna 'hödük' denir, şehirlisine ne denir bilmiyorum.
Bu kişi hakkında nasıl bir işlem yapacaklarını merak ediyorum.