Kendinizi bir Batılı'nın yerine koyun...
Sabah kalkıyorsunuz...
Gazeteyi, bilgisayarı veya TV'yi açıyorsunuz...
Karşınıza çıkan manzara şöyle:
El Kaide ile bağlantısı olan, Somali kökenli radikal İslamcı Eş-Şebab örgütü...
Cumartesi günü Kenya'nın başkenti Nairobi'deki Westgate adlı AVM'yi basıyor...
Önce insanları "Müslüman olanlar ve olmayanlar" diye ikiye ayırıyor... Ardından bilhassa Müslüman olmayanları hedef alarak el bombaları atıyor ve makineli tüfeklerle tarıyor... Tabii o arada Müslümanlar da ölüyor...
Sonuç: En az 63 ölü ve 175 yaralı...
Bitmedi!
Pazar günü İslamcı örgütlere bağlı iki intihar bombacısı Pakistan'ın Peşaver kentindeki bir kiliseye saldırıyor...
Patlamalar sonucunda 80 kişi ölüyor.
Olay, ülke nüfusunun sadece yüzde 1.6'sını oluşturan Pakistanlı Hıristiyanlara karşı şimdiye kadar yapılmış en kanlı saldırı olarak kayıtlara geçiyor.

'Fobi' denebilir mi?
Bunu gören Batılı insanların Müslümanlara karşı derin bir korku duyması saçma mı?
Fobi, mantıksız korkudur.
Bazı ruhsal sorunları olan kişiler, görünürde hiçbir ciddiye alınacak tehdit olmamasına rağmen, tuhaf şeylerden korkar.
Birkaç çok acayip örnek vereyim:
Yağmurdan, şiirden, palyaçodan, simetriden, gölgeden, paradan, oturmaktan korkanlar vardır... (Yükseklik, uçak ve fare korkuları ise en sık rastlanan korkulardandır.) Peki... Yukarıdaki saldırı örneklerini gördükten sonra, bir Batılının Müslümanlardan korkmasını "fobi" diye nitelemek mümkün mü?
Biz, Türkiye'de, Müslümanlar olarak, "İslamofobi insanlık suçu- dur" diyoruz. Çünkü canlı bombalara ve masum insanlara sadece ve sadece başka dine mensup diye saldırılmasına zinhar karşıyız.
İyi, güzel de... Bu yapılanları nasıl açıklayacağız? Tabii birbirimize açıklarız, birbirimizi ikna ederiz de... Batılılara, Japonlara, Hıristiyanlara, Budistlere, Yahudilere, ateistlere ve diğer inançlardan insanlara nasıl açıklayacağız?
Manzara ortada: Kınamak yetmiyor...
Daha önce saldırdılar...
Bugün saldırıyorlar... Ve gayet iyi biliyoruz ki yarın da saldıracaklar...

Ilımlı İslam
Hatırlayın: AK Parti, Temmuz 2007 genel seçimlerinde yüzde 47 oy alınca... Ilımlı İslam tartışması başlamıştı.
Malezya'nın ve Türkiye'nin "Ilımlı İslam ülkeleri" olduğu söyleniyordu.
Bu tabiri esas olarak Amerikalılar kullanıyordu.
Çünkü ABD devleti, vatandaşlarının radikal İslamcı canlı bombaların saldırısına uğramasını istemiyordu. Türkiye ve Malezya böyle bir tehdidin en az olduğu ülkeler kabul ediliyordu.
Türkiye bu özelliğini kaybetmedi. Ülke içindeki radikal gruplar, devlet tarafından kontrol ediliyor.
İktidarda İslam'a duyarlı bir parti olduğu için, onlar da meşruiyet kazanamıyor, kanlı eylem yapamıyor.
Ama dünya ölçeğinde düşündüğümüzde durum çok kötü: Radikal İslamcı terör saldırıları sürüyor. (Terör: Sorunla ilgisi olmayanlara yapılan saldırı.)
Müslümanlara karşı duyulan korku artık hiç de mantıksız, saçma, akıldışı değil. Durum maalesef böyle... Bunu bilerek, yeni stratejiler geliştirelim.