Dün geceki maç Türkiye gibi futbolda iddialı bir ülkenin birinci lig maçı olamaz. Olsa olsa tsunamizedeler yararına oynanmış bir şov ve yardım maçı olur. Tıpkı hafta arası oynanmış yerliler-yabancılar arasındaki para maçı gibi.
İlk yarıya baktığımızda Galatasaray, Gaziantep karmasıyla oynuyor gibiydi. Aynı maç ikinci yarıda bir zamanlar Galatasaray'da ve Gaziantep'te forma giymiş, futbolu bırakmış ve kahveden çağrılmış şöhretler karması maçına dönüştü. Ne oyun disiplini, ne ciddiyet, ne de futbolun temel unsurlarını yerine getiren 22 kişi izleyebildik. İlk yarıda Galatasaray presi koydu, golleri buldu. Sözüm ona Gaziantepspor savunma tedbirlerini yerine getiriyor. Hakan Şükür ve Necati'ye adam markajı uygulayıp sözüm ona Galatasaray'ı durduracak. Ancak defansta denge filan yok. İlk yarıda Galatasaray her akınında golü bulup maçı kopartıyor. İkinci yarı 4-0 olmuş maçı sanki 14-0'a getirmek isteyen bir Gaziantep var sahada. Çoğu Galatasaray akınlarında bir iki defans oyuncusuyla yakalanıyor ama şans, ama beceriksizlik sonucu Galatasaray tarihi skoru bulamıyor. Zamanla onlar da Antep'e ayak uydurmaya başlıyorlar. Dün geceki maçı seyreden uluslararası bir otorite futbolumuzu ve takımları tanımasa "Burası Liechtenstein mı" diye soracak. Yazık. Hem de çok yazık.
Tek ciddi kişi hakem Yüksel'di
Dün geceki gibi bir lig maçı seyretmenin derin utancı içindeyim. Şimdi sormak lazım. Kime? Önce Gaziantep tarafına... Hangi taktik ve düşünceyle Galatasaray'a karşı böyle oynadınız? Ne amaç güttünüz? 4 olduktan sonra bir 4 gol daha yiyip puan mı alacaktınız?
Gelelim Galatasaray'a. İkinci devre karşınızda iki kişiyle savunma yapan bir takım varken, idmanda bile bulamayacağınız pozisyonları yakalamışken, golleri atamamanın derin zevkini mi yaşadınız? Türk futboluna böyle tablolar ve böyle maçlar büyük zarar veriyor. Üstelik sahada en az 8-10 yabancı oyuncu varken. Dün geceki maçta yaptığı işi ciddiye alan tek adam hakem Vedat Yüksel'di. O da hatalar yaptı ama hiçbir zaman oyun disiplinini kaybetmedi. Verdiği penaltı doğru, çizgiyi geçti diye düşündüğü topta da çaldığı düdük yerindeydi.
