Lig TV'nin zararına saygı duymak lazım. Türk futboluna hak etmedikleri şekilde 400-
500 milyon Dolar para verdiler. Bu miktar, asla Türk futbolunun reel karşılığı değil. Üstelik bu kafalar, böylesine büyük paraları abuk sabuk oyuncu transferleriyle çarçur ediyor. Ben de şöyle bir ara çözüm öneriyorum...
Şike soruşturması halkı futboldan soğutmuş olabilir.
Digitürk'ün dekoder satışları düşmüş olabilir. Yayıncı kuruluş bu parayı öderken zorlanıyordu, önümüzdeki sezon radikal karar alabilir. Türk futbolunun atardamarı Lig TV'den gelecek para. Lig TV'nin de iki türlü para kazanma ihtimali var:
Ya dekoder satışlarını artıracak, ya da maçlardan kaynaklanan reklam miktarı ve gelirini yukarı taşıyacak.
Dekoder satışını artıramadığına göre reklam gelirini artırmak için maç içi reklam uygulamasına izin verilmeli, tıpkı NBA'de olduğu gibi.
Amerikan Profesyonel Basketbol Ligi'nde molalarda televizyon reklam yayınlayabilir. Hatta mola olmasa bile hakemler televizyon molası diğer bir deyimle reklam molası vermek zorunda. Burada amaç; ekonomik olarak pastayı büyütmek. FIFA ne der bilmiyorum, RTÜK ve kanunlar böyle bir uygulamaya izin vermiyor olabilir ama bunlar aşılabildiğinde pekala Lig TV'nin zararı ortadan kaldırılabilir.
Elbette burada kantarın topuzunu kaçırmamak lazım.
Yani reklam içinde maç yayınlamamak gerek.
Bunları çok katı kurallara bağlarsınız... Mesela oyuncu değişiklikleri ya da sahaya sedye giren sakatlıklara baktığımızda bir 90 dakika içinde en az 4-5 dakika ölü zaman var. Her maç içinde böylesine ölü zamanlarda iki-üç dakikalık reklam izni olduğunda, hem bu reklamın değeri çok yüksek olur hem de seyircinin seyir zevki ortadan kalkmaz. Zira sakatlık yüzünden bir sedyenin sahaya girdiği sürede bir reklam filmi izlemesinin o seyirciye hiçbir zararı yok.
Ama yayıncı kuruluşa ve dolayısıyla Türk futboluna ekonomik gelir olarak büyük katkısı olabilir.