Dalıp dalıp gidiyor, uyukluyor, sayıklıyor, uyanınca da diyor ki:
- Sahnedeydim... Çok iyi oynadım... Seyirci beni uzun uzun alkışladı.

***

"Oyundan bir sahne" anlatıyor.
"Köy muhtarı ile arasında geçen" diyaloğu:
- Öldürecem lan seni... Köy dedikoduyla çalkalanıyor... Beni rezil ettin.
- Suçum ne muhtar abi?
- Benim eşeğime baygın baygın, manalı manalı bakıyormuşsun.
Söz eşekten açılınca hemen bir "çocukluk anısı" aklına geliyor:
- Babam Çanakkale'de subaydı... Gece şeytan bana dedi ki... Nejat, yandaki komşunun beyaz sıpasını zebra yap... Sabah sıpayı boyadım, zebra oldu.
- Sonra?
- Babamla komşu peşime düştüler, beni dövmek için... Ama herkes beni alkışladı.

***

Gece boyunca Nejat Uygur anlattı, anlattı, anlattı...
Sonra yanaklarına yaşlar süzüldü:
- İstanbul'a da gel... Beni yalnız bırakma.
- Olur usta.