Son yıllarda 'meşruluk' krizi yaşayan, kendi yarattığı güven bunalımında, halkın bir bölümü tarafından kimliği sorgulanan medyamız, kanımca dünyadaki gelişmelerle birlikte, önümüzdeki dönemde yeni değişimlerle kucaklaşacak. Çünkü artık farklı, sürekli değişen bir dünyadayız. Kendisini yenileyemeyenler, doğal olarak tökezleyecek. Sürekli gelişen bilişim teknolojisi, 10 yıl önce belki hayal etmekte zorlanacağımız bir tablo yarattı. Artık bildiğimiz klasik medya ve klasik gazetecilik dışında, Türkiye'de ve dünyada internet ortamında neredeyse her bireyin, kendisini ifade edebileceği 'nutuk kürsüsü' yaratma şansı var.

Şu anda istisnasız herkesin kendi gazetesini, radyosunu, televizyon kanalını kurabildiği, kurabileceği bir dünyada yaşıyoruz artık. Donanımlı bir bilgisayar sahibi olan herkes, internet kanalıyla dünyaya seslenebilir. Tek başına isterse muhabirlik yapabilir. Yorumlarını yazıp, herkese duyurabilir. Fotoğraflarını, görüntülerini yayabilir. Kendi köşesinden neyi yayınlayıp yayınlamayacağına kendisi karar verebilir. Nitekim öyle de oluyor. Blogcular, tweeter üyeleri, sosyal paylaşım sayfaları, nihayetinde bireylere ait etkin, başarılı butik haber siteleri, gazeteciliğin 'durgunlaşan yönünü' ciddi zorlayan noktaya doğru akıyor. Amerika'da özellikle son 10 yıldır, "bir dizi fikir ve bir grup gazetecilik uygulaması"na dayanan ve tamamen "yurttaşların haklarının korunması üzerinden" yükselen, özellikle de yerelde öne çıkan gazetecilik eğilimi 'yurttaş gazeteciliği' diye nitelenirken; son dönem bağımsız bireylerin internet ortamını kullanarak yarattıkları da 'yurttaş gazeteciliği' diye adlandırılmaya başlandı. Batılı kamuoyunda da, bu anlamdaki 'yurttaş gazeteciliği' demokrasinin bir halkası olarak, olumlu zeminde görülüyor. Zaten dikkat ederseniz, özellikle ifade özgürlüğünün baskı altında olduğu ülkelerde, yaşadığımız örneklerde 'yurttaş gazetecileri' geleneksel medyanın yapamadığını başararak, birçok gelişmeyi dünyaya duyurdu.
Sonuçta bu değişim, yenilenme rüzgarları önümüzdeki dönemde, yerelde ve ulusalda özellikle yazılı medyayı zorlayacak. Avustralyalı işadamı Rupert Murdoch'a ait News of the World gazetesinin 2000-2003 yılları arasında polise rüşvet vererek dört bine yakın kişinin telefonlarını dinlediğinin ortaya çıkması da; şeffaflıktan uzaklaşıldığında, hukuk dışı yöntemlerle kucaklaşıldığında; güç ne kadar zirvede de olsa, medyanın kaçınılmaz olarak başını ağır şekilde duvara çarptığının göstergesi.
Bu tablo da, medyanın yeni bir yöne evrileceğini hissettiriyor. Dün gazeteleri okurken, benzer haberler yığınında kısaca bunları düşündüm. Birlikte yaşayıp göreceğiz.