Televizyonda haberi bulmak, derlemek, sunmaktan daha çok, yayıncılık taktikleri önem kazanmaya başladı. Büyük kanallar haber bültenlerini yayınlarken, bir yandan da rakiplerinin ne yaptığını kontrol ediyorlar. Keşke bir gün ana haber merkezlerinden birinin reji odasında ya da anchor stüdyosunda olabilseniz, ne demek istediğimi daha iyi anlardınız. Meslek yaşantımın büyük bölümü haber merkezlerinde geçtiği için haberlerin ekrana servis edildiği anlarda nasıl bir savaş verildiğini çok iyi bilirim. Anchor'ın kulağına bin türlü bilgi ve komut gelir. Haber sıralaması, rakibe göre son anda değiştirilir. Habere giriş-çıkış saatlerinizi de rekabet koşulları belirler. Biri, diğerlerini haber öncesi reklamında yakalayıp flaş haberini ekrana sürer ve avantaj sağlar. Diğeri, o sürelerde top çevirip asıl silahını diğerleri bülteni bitirdikten sonra ateşler. Rakibinizin yavan haber verdiği zamanda, yani en savunmasız anında elinizdeki bombayı patlatırsınız ki, reyting açısından tahrip gücünüz yüksek olsun. Özetle; en doğru, en özel, en hızlı haberi, en çarpıcı montaj, en etkileyici efektler ve en cezbedici müzikle vermek yetmez. Kurallarını, Reyting Hazretleri'nin belirlediği oyunun tam ortasında olmak zorundasınızdır. Çoğunlukla; haberin zamanlaması ve vitrini, önem açısından 'özünü' geride bırakır. Haber rejisini yönetmek, iyi haberci olmanın ötesinde teknik direktör becerileri gerektirir. Haberiniz ne kadar özel, önemli ve çarpıcı olursa olsun reyting taktiğiniz yanlışsa, günlük puan cetvelinde rakiplerinizin gerisine düşersiniz. Haber bültenlerinin reyting listelerinde sürekli yer değiştirmeleri bunun en büyük ispatıdır. Yıllardır bu köşede "Halkın sağlıklı ve güvenilir haber alabilmesi için haber bültenleri, reyting ölçümleri dışında bırakılsın" diye avaz avaz bağırmam, işte bundandır!.