Geçen hafta bir dedikodu hem sosyal medyayı, hem de gazete sütunlarını karıştırdı. TRT'nin Soçi'de yapılacak Kış Olimpiyatları'nda buz pateni yarışmalarını 'erotik kıyafetler' nedeniyle yayınlamayacağı yolundaki söylenti hızla yayıldı. Ben de bu iddialar ile dalga geçip bizim Zap'tiye kutusunda 'TRT'ye tavsiyem, buz patenini buzlaması' diye yazmıştım.
Hep derim ya, TRT'nin en büyük eksiği, rakipleri gibi yazılı bir yayın mecrasına sahip olmaması diye. Bu kez de sesleri kısık kaldı. TRT Genel Müdürlüğü'nün 'Yok böyle bir şey. Yayın prototipimiz bir ay öncesinden bellidir. 'Kadınlar Artistik Buz Patinaj' yarışmalarını da yayınlayacağız. TRT'yi sansürcü gibi gösterenler bizden özür dilesin' şeklindeki açıklaması da basında yeterince kendine yer bulamadı.
TRT'yi her zaman 'kendi kanalım' olarak görmüşümdür. Bunun sebebi, sadece elektrik faturalarımdan kesilen katkı payı değildir. TRT beni 1969 yılında ekranla tanıştıran, karşısındaki o çocuğu büyüten, 'televizyon sevgisini' ruhuma işleyip bugün yazar olarak karşınızda bulunmamı sağlayan kurumdur.
Kızarım, herkesten çok eleştiririm ama TRT'yi asla yedirmem!