Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Süleyman'ın ayakları

Geçen hafta Muhteşem Yüzyıl'da Sultan Süleyman'ı benim de mustarip olduğum gut hastalığının pençesinde inim inim inlerken gördüğümde halime şükrettim. 'İyi ki o devirde yakalanmamışım bu hastalığa. Şimdi her şeyin çaresi var' dedim içimden.
Süleyman'ın ayaklarının neden ipek tülle örtüldüğünü biliyor musunuz?
Ben bilirim. Gut atağı başladığında ayak kemiklerinize bir kuş tüyü bile değse, kırık gibi ağrır da ondan. Bırakın yorganı, çarşafı bile değdiremezsiniz ayaklarınıza.
Sürekli merhem hazırlayan ama bir türlü Sultan'ın ağrılarına çare olamayan saray doktorunun haline de pek acıdım. Aslında yapacağı şey çok basitti. Bir torbaya buz doldurup Süleyman'ın ayaklarına tutacaktı. Ağrı, 15 dakika içinde geçecekti. Sonra da etli yemekleri ve protein içeren bakliyatı çıkaracaktı Hünkar'ın mönüsünden.
(Malum, hünkar beğendi diye enfes bir saray yemeği vardır. Keşke hünkarlar bu yemeği beğenmeselermiş. Baksanıza, padişahların neredeyse yarısı gut hastalığına yakalanmış.)
Saray doktoruna bir başka tavsiyem; Hünkar'a sabahakşam elma sirkesi içirmesi ve bol bol elma yedirmesi. Yoksa 'gut'un tesirlerini (Nikris ve Damla Hastalığı olarak da adlandırılır) bir haftada ortadan kaldıran ilaçların keşfi için 400 yıl daha beklemesi gerekecek...
Süleyman'ın dramına tekrar dönecek olursak; sen tut, bütün cihanı fethet ama ayaklarının ağrısından o toprağa basama... 'Sultan Süleyman'a kalmadı dünya' sözü ne kadar da gerçek değil mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA