Biri teknik direktör, asıl işini yapmama pahasına Gaziantep'teki terör saldırısından sonra futbol konuşmuyor. Diğeri milletvekili, ikinci işini, asıl işinin önüne çekiyor, futbol konuşuyor.
Biri teknik direktör, "Yazıklar olsun.
Bu ülkeye ne oluyor? Şimdi 3 puan aldık diye göbek mi atayım? Milletin evine ateş düşmüş. Her gün 1 oluyor, 2 oluyor.
Beyler nereye gidiyoruz?" diyor, isyan ediyor.
Diğeri milletvekili "Galatasaray bu sene ligi domine eder" diyor.

VEKİLE YAKIŞMIYOR!
Biri teknik direktör, aldığı tavırla terörü olağan karşılamaya, toplumsal kanıksama hastalığına karşı sürpriz bir kamuoyu oluşturuyor. Diğeri milletvekili "Keyfimiz yok Gaziantep'teki olaylar yüzünden. Ama yine de, işte, yorumlamaya çalışacağız maçları" diyerek 'hayat devam ediyor' klişesine sığınıyor.
Biri teknik direktör, teröre isyanıyla sadece kendi camiasına değil, ezeli rakibi Fenerbahçeliler'e bile "Helal olsun" dedirtiyor. Diğeri milletvekili, kendi partisinden gelen "Futbol yorumculuğu yakışmıyor, bırak" serzenişlerine bile aldırış etmiyor.
Sivillerin öldüğü terör saldırısında bile milletvekili kimliğini unutup futbol konuşuyor, kendi partisine zarar veriyor.