Japonya Büyükelçiliği'nde Emine Erdoğan'ın konuşması sırasında, CHP milletvekili Kamer Genç, "Sen burada ne sıfatla konuşuyorsun?" diye bağırdı. Tam da "kadına şiddetin" kınandığı günde, bu tavır, bir milletvekiline hiç yakışmadı. Ama Kamer Genç'e yakışır. Biraz inceleseydi, 29 Ekim'de, Tokyo'daki Türkiye Büyükelçiliği'nde, Japon Başbakanı'nın eşi Akie Abe'nin bir konuşma yaptığını, Emine Erdoğan'ın da, ona mukabele olsun diye böyle bir görevi üstlendiğini öğrenirdi.
AK Parti iktidarının ilk döneminde olsa, Kamer Genç'in nezaket dışı davranışı bu denli eleştiri almayacaktı... Meclis Başkanı sıfatıyla Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i, eşini de yanına alarak geçirmeye giden Bülent Arınç, medya tarafından topa tutulmuştu. Birçok yazar, bu uğurlama merasimini, "başörtüsünü protokole sokma" girişimi olarak değerlendirmişti. Münevver Hanım, yıllarca 23 Nisan törenlerinden dışlandı. Kim ona sahip çıktı? Münevver Arınç da, tıpkı Emine Erdoğan gibi, sözel şiddete maruz kaldı.
Bir de sitemimi arz edeyim: O dönemde, Hacivat- Karagöz misali, çatlak ses olmadan danışıklı dövüş programlara çıkıp, AK Parti'yi, başörtülüleri, İmam Hatipleri yerden yere vuranlar, bugün baş tâcı. Bugün, Emine Erdoğan'ı savunmanın bir "getirisi" var. Ama dün, "götürüsü" vardı. "Getiri"ye talip olanlar, geçmişin hatırlanmasından pek haz etmiyor. Devlet ricalinin unutkanlığına güveniyorlar.