CHP'li siyasilerin ve gazetecilerin seçim sonrası hezimetle yüzleşmeleri, B sınıfı filmlerde aldatılan kocanın "Üstelik de bizim yatağımızda" diye söylenmesine benziyor.
Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na oy vermediğini söyleyen Abdüllatif Şener'e "Üstelik de CHP üyesiyken mi" diye sitem ediyorlar.
Sanki mesele bu. Ne zaman vermemişse vermemiş işte.
Ama tabii hayal kırıklığının acısını çıkarmak için sorumlu arayan CHP seçmeninin önüne parçalanacak bir kurban atmaları gerek.
Şener'in aldatma hikâyesinin ayrıntılarını da Kılıçdaroğlu'nun beceriksiz, basiretsiz, kolay aldatılan düşük bir profil olduğunu tescillemek için deştikçe deşiyorlar.
Oysa bir anda badem bıyıklarını keşfettikleri Abdüllatif Bey'i "fark edemeyen" yalnızca "Guguk Kuşu" adını taktıkları Kemal Bey değildi.
Dün Kılıçdaroğlu'na Abdüllatif Şener tercihi yüzünden giydiren Yılmaz Özdil örneğin...
Aynı Özdil bakın 2018'de Sözcü'deki köşesinde Şener'e nasıl kefil olmuş:
"Abdüllatif Şener, o gerçek bir yurtsever.
Türk siyasetinde tanıdığım en namuslu insanlardan biri.
Özeleştirisini ve eleştirilerini kendine saklamıyor, kendisini imha etme pahasına millet duysun diye çırpınıyor.
Sanki başka partiye oy vermek ihanetmiş gibi ruhen baskı altına sokulan, suçluluk hissettirilen insanlarımıza, hatada ısrar etmemeleri için cesaret aşılıyor."
Vay be!
Gelen yenilgiyi görüp bir süredir hakkaniyetli CHP'li gazeteci pozları kesen Özdil, Soner Yalçın'ın çırakları, Abdüllatif Şener gibi kolay lokmaları bıraksınlar...
Hangi CHP'linin kime oy verdiğini merak ediyorlarsa, bu bir işe yarayacaksa, azıcık samimilerse İmamoğlu hangi turda Kılıçdaroğlu'na oy vermiş onu sorgulasınlar.
***
İMAMOĞLU BU TRENİ DE KAÇIRACAK
CHP cumhurbaşkanı yardımcılığı tartışmaları sürerken İmamoğlu'na cesur olup adaylığını açıklaması tavsiyesinde bulunmuş, böyle toplar hayatta insanın ayağına birkaç kez gelmez diye hatırlatmıştım.
Yapamadı.
Çünkü tıpkı kararsız Muharrem İnce gibi onda da "cüret edecek" lider kumaşı yok. Kuru gürültüyle popülaritesini korumaya çalışıyor. Risk almadan fırsatların altın tepsiyle önüne geleceğine inanıyor.
Bence bu kez de iddiasını imaların ötesine taşıyamayacak.
Hatta arkasına aldığı medya desteğine rağmen, pozisyonunu genel başkanlığa giderken eldeki belediye başkanlığından da olmayayım diyerek belirlemeye çalıştığına da eminim.
Zira Kemal Bey'i benden daha iyi tanıyor.
***
AZİZ YILDIRIM DAHA NE DESİN?
"Fenerbahçe'yi yönetmek demek, kulübe salt para girişi yapmak değil, tüm bu finansal sistemi doğru yönetebilme kabiliyetine sahip olup sportif başarı elde etmek demektir. Bir kere daha ifade etmek isterim ki, Fenerbahçe Spor Kulübü hiç kimsenin, hiçbir şirketin, vakfın, derneğin, ailenin, sosyal oluşumun malı değildir."
***
CUMHURBAŞKANI, BOLU BEYİ'Nİ BİR ŞARTLA AFFETTİ
"Erdoğan kazansın Bolu'ya heykelini dikeceğim" diyen CHP'li Belediye Başkanı Tanju Özcan, Cumhurbaşkanı'ndan izin alamamış.
Cumhurbaşkanı, Özcan'ı "Heykele harcayacağı parayı Bolululara dağıtması" şartıyla affetmiş.
Bolu Beyi'nin heykelcisi bu işe üzülecek.
***
JAPON OLSA HARAKİRİ YAPAR, BİZİMKİ KIVIRIYOR
MYK'nın ardından dün de tüm danışmanlarını kovan Kemal Kılıçdaroğlu'nun ilk işi, Eren Erdem'e Genel Merkez'de bir koltuk bulmak oldu.
"Kılıçdaroğlu kazanamazsa namus sözü istifa edeceğim" diyen CHP Sosyal Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem'in dünkü açıklaması, Kemal Bey'in yine ne kadar isabetli bir karar verdiğinin göstergesi!
Zira Erdem ilk açıklamasında, bildiğimiz bütün bahaneleri, kıvırmaları unutturacak, zübük siyasetçi adaylarının kafasını açacak bir formül sunmuş. Neden namus sözünü tutmadığını Kemal Bey'in gözdesinin ağzından dinleyelim:
"İstifa açıklamasını yaptığım gün istifa edilebilecek bir idari vazifem yoktu."
Aslında eğlenceli bir parti değil mi?
