Geyik, avcı tarafından vurulduğunda, beyni öldüğünü anlayana dek koşarmış. Kaybettiklerini kavrayamayanları tanımlar geyik sendromu...
Türkiye'de bir seçim yapıldı ve ilk kez halk cumhurbaşkanını seçti. Hem de birinci turda... Halkın oyu ile vurulanlar, yenildiklerini anlayana dek koşacak gibi görünüyor. Mesela dün sosyal medyada seçimi aslında muhalefetin kazandığını söyleyenler cirit atıyordu.
Söyledikleri, %52 alan Erdoğan'a aslında toplumun %48'inin karşı olduğu ve başkanlığının tartışılabileceği yönünde... Ancak geyik sendromu etkisindekilerin bu garip matematiği, kendilerini de vuruyor.
Seçim sonuçlarını yuvarlarsak, geyik sendromundakilerin hesabına göre toplumun %62'si İhsanoğlu'na, %90'ı da Demirtaş'a karşı... Sandık yenilgisiyle "inkâr" üzerinden baş etme gayreti, nereye kadar teselli olur, bilinmez.
Fakat seçim sonuçları ardından yaşanan diğer gelişmeler, geyik sendromundakilerin gafleti kadar masum değil. Misal kredi derecelendirme kurumu Fitch, Erdoğan'ın zaferini "siyasi belirsizlik" diye yorumlayıp yatırımcının kafasını karıştırmayı başardı.
Gezi gerginliği üzerinden 15 ay geçmiş olmasına rağmen, mesajlarıyla "sosyal huzursuzluk" pompalanıyor olması, Fitch'in lobilerin tetikçisi olarak kiralandığını gösteriyor.
Türkiye'nin bu yeni döneminde nasıl ederiz de faizleri düşürmez, ülkeyi zora sokarız hesabındakilerin, kısa vadede borsada manipülasyon, kurda oynama veya faizde direniş sağlasalar dahi orta vadede planlarının tutmayacağı kesin.
Türkiye'nin yeni başbakanının kim olacağı belirsizliğini ranta çevirme gayretindekileri kabul etmemekle beraber anlamak mümkün. Fakat şu geyik sendromu yaşayanların hezimeti kavrayamayışı bana komik geliyor.
Bu geyiklerin, hiçbir değer üretmeden her şeyi tüketmek, kazanmadan harcamak üzerine kurgulanmış eski zihin yapılarının öldüğünü kavrayana dek bu komik koşuyu sürdürecekleri anlaşılıyor.