Başbakandan akademisyenlere bayram müjdesi geldi. Bekleniyordu, gerekliydi. Öncelikle açıklamayı Davutoğlu'nun ağzından aktaralım: "İnşallah bayramı müteakip yapacağımız bir yasal düzenlemeyle akademisyen karosunda çalışan görevlilerimizle, Maliye'de, Hazine'de, Dışişleri'nde, diğer yerlerde göreve başlayanlar arasındaki fark tamamıyla kapatılacak ve yaklaşık %35'lik bir zam ile genç akademisyenlerimiz de diğer bütün akranları gibi aynı haklara sahip olacaklar."
Doktorasını yeni bitirmiş, güncel ve değerli bilgilerle dolu gençlerimizi üniversitelerimize çekmekte zorlanıyorduk. Zira sekreterinden daha az para alan örnekleri görünce bu gençler, kendilerine akademi dışı gelecek arıyorlardı.
Başbakan'ın gerekçesi de aynı zaten: "İlmi çalışmayı teşvik etmek için akademik teşvik primiyle buna ek olarak ayrıca %20'ye varan bir teşvik katkısı yapılacak."
Peki, bu teşvikin kapsamı nasıl? Başbakan buna dün Twitter'deki hesabı üzerinden açıklık getiriyor: "Üniversite kadrolarının ücretlerinde yapacağımız yeni düzenlemeyi en kısa zamanda yürürlüğe koymayı planlıyoruz. Bu düzenlemeden tüm akademik kadrolar değişen oranlarda faydalanacak. Ücret artışı ve akademik teşvik ile üniversitelerimizde kaliteyi artırmayı hedefliyoruz."
Bu zammı uzun süredir destekleyen biri olarak yönteme dair önerim şu: Asla seyyanen olmasın. Akademiye tezkere bırakmış ve prof. olmuşlar yerine gençlere odaklanılsın. İhracatta nasıl ki ciro yerine artık niteliğe önem veriyor isek bu artışta da nitelik kriterleri oluşturulup buna göre artış sağlansın.
Nicelikleri 200'e yaklaşan üniversitelerimizde nitelik sıçraması sağlayabilmek için hocaların kalitesi kaçınılmazdır. Bu zam ara çözüm olabilir ama ana çözüm için önerimi yineliyorum: Hocaların maaşı Ar-Ge kaynaklarından sağlansın. Maaşlar en az 3'e katlansın ama performans sistemi getirilerek cahil hocalar sistemden ayıklansın.